Bunu belki de defalarca söylemişimdir ama yine söylüyorum; Dünya çok garip bir yerdi. Defalarca yere de düşseniz, illa ki düştüğünüz yerden kalkacak bir sebebiniz oluyordu. Çünkü yaşamak için illa ki tutunacak bir dalı olmalıydı insanın. Aynısı bana da olmuştu. Benim sebebim Ömer'di. Mutsuzluk dolu hayatım, onun sayesinde yaşanılabilir bir yer olmuştu. Çiçekler açtırmıştı dünyama. Şimdi de duyduğum şey, bu yaşıma kadar yaşadığım bütün kötü anlara bedeldi.
Hamileydim.
Benden, Ömer'den, ikimizden bir parça, bir can. Doktorun söylediği cümle bir kaç defa beynimde yankılanırken, şok içinde ona bakmaya devam ediyordum. Nasıl tepki verilirdi ki? Daha o dakikada itibaren yüreğime bir korku düşmüştü. Hiç görmediğim, hiç tatmadığım annelik duygusu... Anne nedir bilmeyen birinden anne olur muydu?
''B-bir dakika ya.'' dedi Ömer ortamdaki sessizliği bozarak. ''Süsen mi hamile? Nasıl yani, karnında bebek olan hamilelerden mi?'' Ömer'in sorduğu saçma soru sayesinde bakışlarımı doktordan ayırıp Ömer'e diktim. Doktor, Ömer'in tepkisini gayet normal karşıladı. ''E-emin misiniz? Bir yanlışlık yok değil mi? Süsen hamile, bizim, ikimizin bebeği olacak değil mi? Yanlış falan duymadım ben değil mi?'' Gözleri kızarmıştı. Heyecanla konuşuyordu. Onun bu heyecanı karşısında ne korku kalmıştı ne stres. Bizim bebeğimiz olacaktı, var mıydı dünyada başıma gelecek daha güzel bir şey?
Oturduğum yerden doğrularak, Ömer'in elini tuttum ve dolan gözlerimi kırpıştırarak konuştum. ''İkimizden bir parça... Doğru duyduk sevgilim. Baba oluyorsun.'' dedim ve burnumu çekerek devam ettim. ''Bende, an-ne...'' Bunun üzerine Ömer heyecanla ayağa kalktı. ''ALLAAH!'' Birden bana sımsıkı sarılınca gülümseyerek karşılık verdim. Kollarımı doladım bedenine. Doktor'un odada oluşunu umursamıyorduk ikimiz de. Ömer benden ayrıldıktan sonra heyecanla doktora döndü. ''Sağlıklı değil mi? Hiç bir sorun yok değil mi?'' Doktor hanım cevap verdi, benimde cevabını merak ettiğim sorulara.
''Hiçbir sorun yok gayet sağlıklı görünüyor, tekrar tebrik ederim.''
Doktor hastaneye tekrar gelmemiz için randevu verdikten sonra el ele odasından çıktık. Sımsıkı tutuyordu elimi Ömer. ''Süsen, ben çok mutluyum! Rüya olmasın n'olur. Rüyaysa da uyanmayalım bu rüyadan.'' Dolu gözlerimle ona baktım. Sol elim göbeğime doğru giderken konuştum. ''Değil sevgilim. Artık üç kişilik bir aileyiz.'' Bu onu daha fazla heyecanlandırmış gibi hastanede olduğumuzu umursamadan kucağına aldı birden beni. Neye uğradığını şaşırmış bir edayla gözlerim kocaman açılırken düşmemek için omzuna tutundum.
''BABA OLUYORUM!'' Hastane koridorlarında koşmaya başlarken bu haline gülmeden edemedim. ''Ömer ne yapıyorsun? İndir beni, hastanedeyiz!'' Beni duymamış gibi koşmaya devam ederken yanından geçtiğimiz insanlara benim hamile olduğumu duyuruyordu. İnsanlar tuhaf bakışlarla bakıyordu ama bu durum sanki Ömer'in çok umrunda değil gibiydi. ''Ömer dur artık!'' diye uyarıyordum kahkahalarımın arasında ama duymuyordu tabii ki. Hastanenin içindeki katta kimsenin olmadığı bir koridora geçince kucağından indirerek, duvara yasladı bedenimi. Yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına koyduktan sonra burnumun ucuna minik bir öpücük bıraktı. ''Bebeğimiz olacak... Seni çok seviyorum Süsen. Sana aşığım Süsen.'' Gözlerim hala dolu doluyken aşkla baktım ona. Ömer dudaklarını dudaklarıma bastırıp beni öperken, kollarımı boynuna dolayıp karşılık verdim bu naif öpücüğüne. Kısa ama tutkulu bir öpücüktü ama yan tarafımızda bulunan odanın kapısının açılmasıyla ayrılmıştı dudaklarımız. ''HİH!'' diyerek gözlerini kapattı, hasta odasından çıkan yaşlı bir teyze. Eli hala gözlerinin önündeyken ''Tövbe tövbe...'' diyerek uzaklaşıyordu ki yanımızdan Ömer bütün heyecanıyla seslenerek, yaşlı kadına da duyurdu mutluluğumuzu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır ve Aşk-SüsÖm
Novela JuvenilÖmer Eren ve Süsen Kılıç. Çok da masum olmayan, sırlarla dolu bir aşk. Çok sevmek herşeyin üstesinden gelmeye yeter miydi? Peki Ömer, abisinin ölümüne yol açan kazada ona çarpan arabanın içinde Süsen'in olduğunu ve Süsen'in bunu ondan sakladığını öğ...