"Hatalı olduğumda beni sev, korktuğumda bana sarıl ve gittiğimde tut. Çünkü ihtiyacım olan her şey sensin..."
La Délicatess⛓️
Bacağıma giren ağrı şiddetlenmeye devam ederken benim bakışlarım Ömer'deydi. "İyi misin? Ne oldu bacağına Süsen?" diye endişeyle soruyordu.
Bakışlarımı ondan ayırıp sol bacağıma çevirdim. Daha önce de böyle ağrılarım oluyordu. Kramp olduğunu düşündüm ama bu o ağrıdan daha fazlasıydı.
Düşmemek için masayı tutmaya devam ederken Ömer'e cevap verdim.
"Bilmiyorum. Çok ağrıyor."Bunu demem ile Ömer'in gözlerindeki endişe daha derin bir hal aldı. Ben ne olduğunu anlamadan bir anda kucağında bulmuştum kendimi.
"Tamam endişelenme, halledeceğiz şimdi. Sen otur, uzat bacaklarını. Ben Oğulcan'ı arayacağım, gelsin çıkarsın bizi hastaneye gidelim!"
Benden daha çok endişelendiği kesindi. Şuan kucağında olmam, midemdeki kelebekleri harekete geçirmişti. Uzun zaman sonra ona bu kadar yakın olmak anlatılmayacak derecede güzel ve güvende hissettiriyordu.Ömer beni koltuğa doğru taşırken, endişeyle gözlerime baktı tekrar. Benim için endişeleniyordu. Bu davranışı çok hoşuma gitse de belli etmedim.
"Hayır hastanelik bir şey değil. Daha önce de oluyordu."Beni kucağında taşıyarak geniş salondaki L koltuğa doğru ilerledi ve canımı acıtmamaya dikkat ederek bıraktı. "Kerem'i aramam lazım. Telefonumu uzatır mısın?" diye sordum, biraz önce düşmemek için tutunduğum masanın üzerindeki telefonumu gösterirken.
Ben konuşurken Ömer, bacaklarımı koltuğa yerleştirmeme yardımcı olmakla meşguldü. Dizlerimin altına yastık yerleştirerek rahat etmemi sağladı. "Tamam. İyi mi böyle? Rahat mısın?" diye sordu, gözlerinden eksilmeyen endişeyle.
"Evet, iyi." Ömer masanın üzerinde duran telefonumu aldı ve bana uzattı. Bu sırada yaptığı her hareketi dikkatle izliyordum.
Bu kadar zaman sonra birileri tarafından önemseniyor olmak çok iyi hissettirmişti. Hele de bu kişi Ömer olunca, herşey daha başka oluyordu.Ben telefonu alıp Kerem'in numarasını ararken Ömer karşımdaki tekli koltuğa oturdu ve konuştu. "Kerem kim? Şirket açılışında yanında olan adam mı? Neden arıyorsun onu? Hastaneye gitmemiz gerekmiyor mu?"
Sorularını peşpeşe sıralarken, derin bir nefes alıp cevap verdim hepsine.
"Kerem, fizyoterapi doktorum ve evet törende yanımda olan kişi."Ömer anlayışla başını salladı ve hiçbir şey söylemedi. Bende bu sırada Kerem'in numarasını bulup, durumumu söylemek için aramıştım.
⛓️
Kerem'le konuştuktan sonra evin içinde öylece oturmaya devam ettik. Kerem, endişelenmemem gerektiğini, bu süreçte böyle ağrılar yaşamamın normal olduğunu söylemişti. Ömer, her ne kadar hastaneye gitmek için diretse de, buna gerek olmadığını söyleyip engellemiştim onu.
"Ya önemli birşeyse? Benim içim hiç rahat değil Süsen. Emin misin hastaneye gitmeme konusunda?"
diye tekrar söyledi, kaç dakikadır söylediği şeyleri.
"Eminim Ömer. Daha iyi hissediyorum hem. Gerçekten gerek yok, endişelenme artık."
Onunla uzun zaman sonra başbaşa kalmış olmak anlamadığım bir şekilde huzurlu hissettiriyordu beni.Ama çözemediğim bir şey vardı. Yeniden karşılaştığımızdan beri, benden nefret ediyor gibi davranıyordu biraz önceki anın haricinde.
En başta, açılışta benimle ilk defa tanışıyor gibi davranmalar, tören çıkışında imada bulunmalar ve kafede söylediği şeyler bunu doğrular nitelikteydi.Karşımdaki tekli koltukta oturmuş, yanan şömineyi izliyordu düşünceli gözlerle. Daha fazla merakıma engel olamayıp sormaya karar verdim. Derin bir nefes alıp adını sayıkladım.
"Ömer."
Ömer'in bakışları bana döndü ve "Hı?" gibi bir cevap verdi. Cesaretimi toplayıp o merak ettiğim soruyu sordum.
"Kafede yaptığın ima neydi? Bana neden, benden nefret ediyormuş gibi bakıyorsun artık?"
![](https://img.wattpad.com/cover/348746424-288-k252426.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır ve Aşk-SüsÖm
Ficção AdolescenteÖmer Eren ve Süsen Kılıç. Çok da masum olmayan, sırlarla dolu bir aşk. Çok sevmek herşeyin üstesinden gelmeye yeter miydi? Peki Ömer, abisinin ölümüne yol açan kazada ona çarpan arabanın içinde Süsen'in olduğunu ve Süsen'in bunu ondan sakladığını öğ...