Tür: Tarihi Kurgu - Romantizm
• Hikaye içerisinde yetişkin içerik barındıracaktır.
• Gerçek bir hikayeden esinlenilmiştir.
*Hikayedeki ağıza çok fazla takılmayın ben fazla becerikli değilim o konuda.
Sobanın başına oturmuş, gözyaşları döküyordu Fatma. Bir yandan da kucağındaki bebeğini pışpışlıyor, uyutmaya çalışıyordu. "Hadi bakam oğlum uyu."
Diye mırıldandı öbür yandan küçük bebeğinin kulağına doğru. Küçük bebek, babasının yokluğunu hissediyordu sanki! Bir madende çalışan genç adam yaşanan patlama sonucunda hayatını kaybetmişti üç beş gün önce. Oğlu henüz kırkını yeni çıkarmıştı geçen günlerde ve minicikti. Annesini emip, uyumaktan başka bir şey yaptığı yoktu ancak o gün bugündür ağlamaktan başka bir şey yaptığı yoktu. Annesini dahi emmeyi azaltmıştı. "Sende böyle yapma."
Diyebildi gözyaşlarının arasında kendisini hiç olmadığı kadar çaresiz hissediyordu. Avaz avaz ağlamaya devam eden oğlunu doyurmaya çalıştı bu kez; belki emerdi de sakinleşir, uyurdu. Ancak annesinin açtığı göğsünü reddediyordu küçük bebek. Ne yapacağını bilemez şekilde oflayıp için için ağlamaya devam ettiği sırada kapısı tıklatılmaya başlandı. Hemen arkasından da Emine yengesinin sesi doldu kulaklarına. "Fatma! Kız! Fatma! Aç bakam kapıyı!"
Ayaklanıp evinin ahşap kapısını açtı Fatma aynı zamanda da bebeğini kucağında tutmaya devam ediyordu. Emine yengesi elindeki minik bir tencereyle kapısına gelmişti. "Bak sana yemek getirdim. Çorbada var onu da alıp geleceğim şimdi de bu çocuğa ne oldu?",
"Susmuyor yenge sende bilmez gibi! Günlerdir böyle ne emiyor ne uyuyor." Emine, Fatma'nın içeriye girmesine müsaade etmesiyle elindeki tencereyle içeriye girip tencereyi sobanın üstüne koydu ve ağlamalarıyla ortalığı inletmeye devam eden o minicik bebeği kucağına aldı.
"Gel bakam fındık kurdu seni." Diyerek sevmeye başladı onu diğer yandan da pışpışlıyordur ki, ağlaması dursun.
"Fatma, ben bakarım bu sıpaya hadi gitte Mesude'den şu çorba tenceresini al gel." Fatma'da böylece biraz hava alır kendisine gelirdi. Günlerdir perişan olmuştu. Başını usulca salladı Fatma ve kenarda duran kara feracesini üstüne geçirip evinden çıkmadan oğlunun minik eline öpücük koydu.
"Anan şimdi gelecek e mi kuzum?"
Oğlu ve Fatma'nın hikayesi bu zor günlerde başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fatma | Eski Çorap (Tamamlandı)
Ficção HistóricaSıkıntıyla iç çekti genç kadın. "Şu köye eski çorapçı bile gelse evlencem!" Sözcükler sihirlidir derler ve bazen söylediğin o söz senin kaderin olur. Fatma yaşadığı peş peşe acıların ardından ettiği o cümlenin gerçek olacağını nereden bilebilirdi ki?