Sıkıntıyla iç çekti genç kadın. "Şu köye eski çorapçı bile gelse evlencem!"
Sözcükler sihirlidir derler ve bazen söylediğin o söz senin kaderin olur. Fatma yaşadığı peş peşe acıların ardından ettiği o cümlenin gerçek olacağını nereden bilebilirdi ki?
1K oya ulaştık çok sevindim doğrusu! Okuyan ve oylayan herkese çok teşekkür ederim! ♥️ Oylayan parmaklar dert görmesin. 😜
Bunun şerefine yeni bir bölüme ne dersiniz? Bence fena olmaz yani. 😉
Hepinize iyi okumalar dilerim! 🥰
Oy Sınırı 110
Yorum Sınırı 15
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Al Yanaklım..."
Hayran hayran karşısındaki kadına bakmadan edemedi Nihat. Ona göre her hali güzeldi zaten Fatma'nın! Ne demişler? Birde Mecnun'un gözüyle bakmalı Leyla'ya... Karısına hayran hayran bakmaya devam ederken elini onun yanağına götürüp yavaşça okşadı ve fısıldadı. "Pek isle olmuşsun Fatma'm..."
Gülümsedi genç kadın. Nihat'ın yaptıkları bu çılgınlığı beğenmemesi ihtimalinden dolayı çok korkmuştu ancak Nihat bayılmıştı ona. "Saçlarını uzunken pek severdim amma bu da yakışmış sana. Al yanaklarını ortaya çıkarıvermiş."
Kıkırdadı Fatma. "Hadi canım çok bileysin!" Bu kez karısının yanağından bir makas aldı yakışıklı adam. Ardından eve girip evin kapısını kapattıktan sonra kadınını kucağına alıverdi. Fatma'nın ağzından ufak bir çığlık koparken kocasına düşmemek adına tutundu.
"Dur Nihat'ım! Ne yapeysin?",
"Kemal'i uyuttun mu kız?" Diye sorarken karısının poposuna şaplak attı genç adam.
"Delirdin mi mari? Bu vakitte..." Omzunu silkerek yanıt verdi karısına ve daha sonra etrafa bakındı. Odadaki sedirin üstünde mışıl mışıl uyuyordu Kemal. Sırıttı ardından emin adımlarla karısı ve kendisine yatak odası yaptığı o odaya doğru yürümeye başladı.
"Kısa saçlarını kutleyriz Fatma'm." Dedi normal konuşma şekline dönerek. Fatma ona iri gözlerini büyüterek baktığında karısının yüzüne doğru eğildi ve o koca iri gözlerin üstüne dudaklarını bastırdı. Bu kadının sevdası gönlüne düştüğünden bu yana alev alev yanıyordu. Odadan içeriye girdikleri gibi kapıyı usulca kapadı ve ahşap karyolaya bırakıverdi Fatma'yı! Üstündeki ceketi çıkarıp kapının arkasında duran askıya astı. Sonra boynundaki kravatını gevşetti, çıkardı. Onu da ceketin yanına asıp gömleğinin düğmelerini çözmeye koyuldu. Fatma, alt dudağını dişlerinin arasına kıstırmış adamını izlerken elini usulca kendi üstündeki entariye götürdü ve entarisinin düğmelerini teker teker çözmeye başladı. Nihat ise bu sırada pantolonunu çıkarmış ve asmıştı! Oysa sabırsız bir şekilde kadınını istiyor; bir an evvel kendini ona katmak arzusuyla yanıp tutuşuyordu. Ancak düzenli ve tertipli bir adam olduğundan bu biraz zaman alacaktı. Fatma en çok da kocasının bu tertip huyuna hastaydı. Genç adam dibinde bittiği gibi kadının üstündeki entarinin eteklerinden tutup yukarıya çekti ve entarinin çıkmasını sağladı. Fatma'nın içindeki ip askılı beyaz atletin altındaki dolgun göğüslerinin dik uçları kocasına "merhaba" diyordu. Sırıttı yakışıklı adam ve elini kadının sağ göğsüne götürüp atletin üstünden dikleşmiş göğüs ucunu iki parmağıyla kavradı, hafifçe sıktı! İnlememek için kendisini kasıyordu.
