BÖLÜM 10

5.2K 216 7
                                    

Hepinize merhaba! ♥️

Aslında koyduğum sınır dolmadan bölüm yazıp yayınlamaya niyetim yoktu ama dayanamayarak yazmaya başladım. Ama bundan sonra sınır dolmadan bölüm yazmaya niyetim yok, bilginize. 😆

Yazsam da dolmadan yayınlamayacağım. :)

Her neyse gevezeliği bitirip sizi bölümle baş başa bırakmak istiyorum. ♥️

Görüşmek üzere! ♥️

Tekrardan keyifli okumalar. ♥️

Oy sınırı 100
Yorum sınırı 15

Oy sınırı 100Yorum sınırı 15

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Değişim..."

Nihat genç kadını iki gözü iki çeşme ağlarken görünce dayanamayarak kendisine doğru çekti ve ona sıkı sıkıya sarıldı ama ondan önce aralarındaki Kemal'e de dikkat etmeyi es geçmiş değildi. "Noldu ha?"

Diye sorarken genç kadının çemberinin üstünden başını, saçlarını okşadı ve onu sakinleştirmeye çalıştı. Genç kadın ise hala için için ağlamaya devam ediyordu bir yandan. "Fatma'm... de bakam bana noldu?"

İç çektikten sonra yavaşça adamdan ayrılıp kucağındaki Kemal'i yere indirdi Fatma. Kemal ise paytak adımlarla içeriye geçip yerdeki minderlerden birisine küçük poposunu koydu. Nihat karısıyla beraber içeriye geçmeyi başardıktan hemen sonra yeni geçtikleri evin tahta kapısını kapattı. Nikah kıyılmadan önce her şeyi kendilerince ayarlamışlardı. Kibar ve şahsına münhasır bir evleri vardı artık. Fatma ve Nihat her şeyini kendi elleriyle yapmıştı. Nihat elini karısının beline sarıp, "anlat bakam" dedi ona bir kere daha. "Kemal baba deyri bende ona içerledim.",

"Şşş..." Fatma yeniden ağlamaya başlamıştı ve Nihat onun yeniden ağlamaya başlamış olmasını izlemek istemiyordu. Elini kadının al yanaklarına doğru götürüp onun gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle sildi ve o koca kahverengi gözlere baktı. "Ağlama gözlerin kızarey."

Gözlerini sıkı sıkıya yumarken başını "tamam" dercesine salladı. Fatma'nın biraz olsun sakinleştiğinden emin olan Nihat ise mindere oturmuş olan minik çocuğu kucağına alarak sevmeye başladı. Fatma'sının yavrusu kendisinin de yavrusu olmuştu artık öyle değil mi? Küçük çocuk çipil çipil gözlerle ona bakarken hoplatmaya başladı onu. O küçücük salonu Kemal'in bebeksi kahkahaları doldururken Fatma bebeğinin sesiyle biraz olsun ferahlamış hissediyordu kendisini. Ardından mutfağa geçtiği gibi kollarını akşam yemeği için sıvadı geç bile kalmıştı zaten. "Nihat'ım...",

"He gülüm...",

"Yemek yetişmedi bugün. Çabucak bir şeyler yapeyrim ben şimdi.",

"Sıkıntı etme sen he mi? Bir yumurta kırıversen yeriz biz zaten.",

"Olmaz üyle içime sinmeyri benim. Çok aç değilsin demi?" Derken sepetten aldığı bir tane soğanı soyup doğramaya başladı. Pratik bir şeyler yapmaya çalışacaktı kendince. Kenarda duran malzemelerine falan baktı sonrasında gözü barbunyaya kayınca tencereye doğradığı soğanı bırakıp barbunyaları ayıkladı ve yıkadı. Daha sonrasında ise içinde soğanın olduğu tencereyi ateşin üstüne koyarak kavurmaya başladı. Kavrulduğundan iyice emin olduktan sonra ise bir kaşık salça koyup onu da soğanla beraber kavurdu. Burnuna mis gibi kokular dolmaya başlamıştı bu sırada. Kendisinin de ne kadar acıktığını şimdi anlıyordu. O kadar çok koşturmuş ve yorulmuştu ki tek lokma yemeği düşünecek halinin kalmadığını hissediyordu. Kavrulan soğan ve salçanın üstüne barbunyaları döktü. Öbür yandan da bir kenarda yemeğe koyacağı suyu kaynatmakla meşguldü. Bir güzel barbunyayı kavurdu ve arkasından kaynamakta olan suyu yemeğe döküp pişmesini beklemeye başladı. İçeriden hala oğlunun ve kocasının sesleri geliyordu. Galiba Kemal artık Nihat'ı babası olarak bellemeye başlamıştı. Bu bir yandan iyi olsa da diğer yandan kendisini rahmetli kocası adına suçlu hissediyordu. Kemal'e gerçek babasını bildirerek onu öyle büyütmesi gerektiğini de biliyordu. Sesinin içeriye gitmemesine dikkat ederek kendi kendisine mırıldandı.

Fatma | Eski Çorap (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin