Sıkıntıyla iç çekti genç kadın. "Şu köye eski çorapçı bile gelse evlencem!"
Sözcükler sihirlidir derler ve bazen söylediğin o söz senin kaderin olur. Fatma yaşadığı peş peşe acıların ardından ettiği o cümlenin gerçek olacağını nereden bilebilirdi ki?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Acı Haber!"
Gök gürlüyor aynı zamanda da bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Sonbahar sert bir şekilde yüzünü göstermişti. Fatma, sobanın kenarında kısık sesle radyoyu dinlerken diğer yandan da evin içine bebeği için kurduğu salıncağı sallıyor ve onun derin uykusundan uyanmaması için epey çaba sarf ediyordu. "İlçemizde sağanak yağış hakimdir."
Yerel radyonun uyarıları başladığında radyoyu kapattı. Şimdi bu alışık olduğu uyarıları dinleyecek hali yoktu. Madende işçi olarak çalışan kocasının gelmesini beklerken diğer yandan da içten içe şu güçlü yağan yağmurun hayırlısıyla dinmesi adına dualar etmeye başlamıştı kendi kendisine. Yağmur bereketti ancak sağanak yağış korkutuyordu. Gök yeniden gürlemeye başladığı sırada olduğu yerde pustu genç kadın. "Allah'ım gök yarıleyri sanki!"
Fatma korkuyla konuşmayı devam ettiği sırada içinin sıkıldığını hissediyordu hem de epey. Oflayıp, "sen koru" diye mırıldanırken sobasının üstünde kaynayıp duran çaydanlıktan kendisine bir bardak çay doldurup içmeye başladı. "Ahmed'im sağ salim eve gelse."
Her yağmur yağdığı zamanda kocası eğer işteyse yüreği panikle sıkışıyordu Fatma'nın. Zaten tehlikeli bir yerde çalışıyordu adam. Ah fakirliğin gözü kör olsun! Defalarca kez işten çıkmasını söylese de bundan başka yapabileceği bir işi olmadığından onu oradan çekip koparmıyordu Fatma. Kurduğu salıncakta yarım yamalak uyuyan bebeğini yeniden sallarken koyduğu çaydan bir kaç yudum aldı. "Benim paşam uyuycak güzel güzel e mi? Anasının kuzusu..."
Kemal'ini usul usul severken bir yandan da uyanmaması için gözünün içine bakıyordu resmen. Bir sürenin sonunda oğlunun uyanmayacağından emin olduktan sonra kalkıp yemek yapmaya başladı. Gündüzleri mutfağa kurdukları sobayı yakıyor ve bebeğiyle burada duruyordu. Hem işlerini daha kolay hallediyordu böylece. "Uyanma kuzum da anan güzelce babana yemek yapsın."
Küçük Kemal her şeyden habersiz uyurken sanki annesinin ona dediklerini dinlermiş gibi derince bir uykuya dalmıştı. Fatma içinde patateslerin ve soğanlarının bulunduğu çuvalın içinden birkaç patates ve soğan çıkarıp soymaya başladı. Evde de pek bir şey kalmamıştı bugünlerde ve kocasının maaşına da bir süre vardı. Ellerinde olanlarla bir şekilde idare edeceklerdi artık etmek zorundalardı. Soğanı çıkarıp soyduktan sonra bir tencerenin içine doğradı ve yağını tuzunu döküp kavurmaya başladı. Bu sırada hala yağmaya devam eden yağmur onu korkutuyordu. "Gök yere indi mari."
