Elindeki güğümü yere bırakmıştı ki karnına güçlü bir sancının girdiğini hissetti Fatma artık bugün yarın karnındaki bebeğin dünyaya geleceği anı bekliyordu. Bebeği tam tamına dokuzuncu ayının beşinci günündeydi. Yani karnındaki bebeğin dünyaya gelmesi sadece an meselesiydi artık. "Ah!",
"Fatma'm! O ağır güğümü ne kaldıreysin? Beni çağır demiştim sana..." acı içerisinde nefesini dışarıya verirken dudaklarını ıslattı Fatma ve daha sonrasında gözlerini kocasının yemyeşil gözlerine çevirip mırıldandı.
"Ben onca tarlalarda çalışmış karıyım mari güğüm ne desin?" Kocasına laf yetiştirmeye çalışırken dahi acısını yutmaya çalışıyordu ancak pek de başarılı sayılmazdı. Nihat hemen kadını tutup onun sedire oturmasına yardım etmişti ki odada ahşap arabasıyla oynayan Kemal ağlamaya başladı. Genç kadın acı içerisinde ayaklanacak olsa da Nihat onu durdurup küçük çocuğun olduğu diğer sedirli odaya geçti ve çocuğu kucağına aldı.
"Düştün mü sen paşam?",
"Hıhı..." gözyaşları içerisinde Nihat babasının göğsüne sokulduğunda genç adam elini küçük çocuğun altın sarısı saçlarına götürdü ve okşadı. "Geçti aslanım hem ne derler? Erkek adam ağlamaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fatma | Eski Çorap (Tamamlandı)
Ficção HistóricaSıkıntıyla iç çekti genç kadın. "Şu köye eski çorapçı bile gelse evlencem!" Sözcükler sihirlidir derler ve bazen söylediğin o söz senin kaderin olur. Fatma yaşadığı peş peşe acıların ardından ettiği o cümlenin gerçek olacağını nereden bilebilirdi ki?