Medyadaki fotoğraf çok güzel ağağağ yiceemmm
~~~Bugün okulumun ilk günüydü. Çok heyecanlıydım. Dün akşam heyecandan uyuyamamıştım, ve bu yüzden gözlerimin altında morluklar oluşmuştu. Ve okula gitme zamanında uyumuştum.
Changbin odama gelip, üzerime su atmıştı.
-Changbin: Lan salak! Okula geç kalcan hadi kalk hazırlan. Kahvaltıyı hazırladım, çabuk ol.
*Deyip mutfağa gider*
-Minho: Changbin Allah belanı vermesin gerizekalı, insan gibi uyandırsana.Changbin, küçüklüğümden beri en iyi ve tek arkadaşımdı. Ailem, ben liseye geçtiğim zaman bir trafik kazasında ölmüşlerdi. Bunu haberde gördüğüm zaman onlar olmasın diye dua ediyordum ama, çok geçti.
Changbin'i aramıştım ve evime gelmesini söylemiştim. Changbin evime geldiğinde beni koltukta ağlamış bir şekilde bulmuştu. Gelip bana sıkıca sarılmıştı. Haberdeki olan kazayı görünce o da çok üzülmüştü. Bu olaydan sonra Changbin'in evinde yaşamaya başlamıştım. Changbin'in evi okuluma uzaktı ama, onun yaşadığı yerde de bir lise vardı. Kaydımı diğer okuldan sildirip yeni senemi başka bir okulda okuyacaktım.
O zamanlar Changbin benden 5 yaş büyüktü ve çalışıyordu. Küçükken ona abi diyordum ama, daha samimi olmak için kendisine ismiyle hitap etmemi istemişti.
Not: Şuan Minho 16 yaşında.Changbin'in ailesi iş için Amerika'da yaşıyorlardı ve işleri biter bitmez tekrardan Kore'ye geleceklerini söylemişti.
~UwU~
Üstümü hemen giyinip, çantamı hazırladıktan sonra aşağıya inip mutfağa gittim.
-Minho:Vayyy Changbin, sen böyle şeyler yapar mıydın ya? Çok duygulandırdın beni.
-Changbin:Hadi çok konuşmadan hemen ye, birazdan işe gidicem kahvaltın bitince masayı toplarsın.
-Minho:Tamam, api kızma —_—Changbin kendi odasına gidip hazırlandıktan sonra evden çıktı. Bende hızlıca kahvaltımı yaptıktan sonra masayı toplayıp evden çıktım.
Bugün hayatımın en güzel günlerinden biriydi. İlk günümün çok güzel geçeceğinden emindim. Asosyal bir insan olsam da okulda arkadaşımın olup olmaması benim için çok da önemli değildi. Bence tam bir zaman kaybıydı.
Ortaokulda da hiç arkadaşım yoktu, ama bu sayede kafamı derslerden kaldırmayıp çok iyi çalışmıştım. Bu sayede de okul birincisi olmuştum. Teneffüslerde de çoğunlukla ya ders çalışırdım, ya uyurdum ya da, kitap okurdum.
Lise hayatımında böyle geçmesini istiyordum. Okula varmıştım. Binanın içine girdim ve sınıfımı aramaya başlamıştım. Galiba sınıfı ararken hızlı yürüyordum ve bir tane hocayla çarpışmıştım.
-Minho: Özür dilerim, sınıfımı arıyordum da. Önüme bakmamışım kusura bakmayın.
-Hoca: Sınıfını mı arıyordun? Sen şu yeni gelen öğrenci misin?
-Minho: Evet.
-Hoca: Sınıfın ne?
-Minho: 10-B.
-Hoca: Şansa bak, ben o sınıfın hocasıyım. Takip et beni.İlk başta biraz korksam da, sonradan rahatlamıştım ve şanslıydım.
Zil çaldı ve hoca sınıfa girdi, ardından bende sınıfa girmiştim. Tahtanın önünde durmuştum.-Hoca: Hadi herkes yerine geçsin. Bugün sınıfımıza yeni bir öğrenci geldi.
Dedi ve bana dönmüştü. "Kendini tanıt."
-Minho: B-ben Lee Minho, dedim. Ve sınıfta bir sessizlik oluşmuştu.
-Hoca: Başka söyleyeceğin bir şey var mı?
-Minho: Eeee.... Hayır yok.
-Hoca: Peki, şimdi sana yer bulalım. Jisung'un önüne otur. (Not: herkes tekli oturuyor.)
-Minho: Jisung kim?
-Jisung: Benim.
Dedi elini havaya kaldırarak ve pis pis sırıtıyordu.Bu çocuk çok garip gözüküyordu nedense. Onun önüne oturdum ve arkama bakmadan bile kötü bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.
Zil çalmıştı, herkes sınıftan çıktı ve ben sıramda oturup kafamı dışarıya çevirdim. Herkes dışarıda arkadaşıyla oturup, sohbet edip, oyun oynuyordu. Ama bunların hepsi gelip geçiciydi. Dışarıya bakarken fark etmeden uyumuşum ve ders zili sesini duyduğumda uyandım.
Jisung, sırasından kalkmadan bana seslenmişti. "Sonunda uyanabildin prenses," dedi ve bütün sınıf bize bakmaya başlamıştı. Bu çok rahatsız ediciydi. Anksiyetemin olması da bunu daha kötü hala getiriyordu.
Arkamı dönüp Jisung'a "kapa çeneni." Dedim ve tekrardan önüme dönüp, kitabı açmıştım.Sonra sınıf bize bakarak fısıldaşmaya başlamıştı. Jisung bu dediğime şaşırıp sinirden gülmüştü. Ben bile inanamıyordum böyle bir şeyi söyleyebildiğime. Birkaç dakika sonra hoca gelmişti ve derse başlamıştık.
Birkaç ders geçmişti. Ve ben yine bütün teneffüslerde ya dışarıyı seyrediyordum, ya da kafamı sıraya koyup uyuyordum.
~UwU~
Sonraki teneffüs uzun teneffüstü ve sadece yemek yiyebilmek için kafeteryaya gitmiştim. Yemeğimi alıp hiç kimsenin olmadığı bir masaya oturdum. Hızlıca yemeğimi yiyordum ve bir şey fark ettim.
Benim sınıfımdan Jisung, bir çocuğa zorbalık yapıyordu. Görmezden gelmeye çalıştım ama yapamıyordum. Böyle zorbalık olaylarına hiç katlanamıyordum. Karşımdaki kişi kim olursa olsun zorbalık yapmasını engellemeye çalışıyordum.
İlkokuldayken teneffüslerde sınıfta bana hep zorbalık yapıyorlardı eve neredeyse pataklanmamış halde dönmemem mümkün değildi. O zamanlar okula gitmemek için türlü türlü şeyler denemiştim ama yine de olmamıştı.
Yerimden sinirli bir şekilde kalkıp Jisung'un yanına gitmiştim ve ona bağırarak: RAHAT BIRAK ONU! BUNU YAPMAYA HAKKIN YOK!
Jisung tam çocuğa vuracakken ona bağırdığımı fark edip şaşkınlıkla bana dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~My Cool Bully~ / Minsung
Teen FictionOkulda herkesin korktuğu popüler zorba olan Han Jisung, ve okula yeni gelen asosyal öğrenci olan Lee Minho. Bu iki yabancı birbirlerinin kaderi olabilir miydi?... Yan shipler: Jeongbin Hyunlix Chanmin !! UkeMin !! !! SemeSung !! (Hikayede biraz mant...