İkimiz de nefes nefese kalmıştık, yakalanmadığımız için şanslıydık. Felix konuşmaya başlamıştı:
-Felix: Onların arkamızdan geleceğini hiç düşünmezdim. Yedikleri dayak yetmemişti herhalde.
-Minho: Biz odaya giderken arkamdan bir ses duymuştum ama pek umursamamıştım, onların olacağını bende hiç düşünmemiştim.
Felix'le birbirimize bakıp gülüştük, sonra ikimiz çimlerin üzerine sırt üstü uzanmıştık. "Minho," dedi Felix. "Efendim Felix," dedim.-Felix: İyi ki seninle tanışmışım. Sonsuza kadar en iyi arkadaşım olacaksın, söz veriyorum.
Felix'in söyledikleri kafamın içinde yankılanmaya devam ediyordu;
"Sonsuza kadar en iyi arkadaşım olacaksın."Duygulanmıştım. İlk defa birisi benim hakkımda iyi bir şey söylemişti. Ne tepki vereceğimi bilemedim ve "Sende benim sonsuza kadar en iyi arkadaşım olacaksın, söz veriyorum." Dedim. Gözlerim dolmuştu ağlamamaya çalışıyordum. Felix bana dönüp, "Hadi ama, sakın ağlayayım deme. Bende üzülürüm." Bunları söylerken gözümden 1-2 damla göz yaşı akmıştı. Göz yaşımın aktığını fark edince eliyle yüzümü silmişti.
-Minho: Sen gerçekten çok iyi birisin. Peki ama neden hiç arkadaşın yok?
-Felix: Çevremdeki çoğu kişi hep çocuksu bir şekilde davrandığımı söylüyor. "Felix artık çocuk değilsin kendine gel" veya "16 yaşına geldin artık olgun davran." Gibi bir sürü şeyler duyuyorum. Ama böyle cümleleri tek abim bana söylemiyor. Abim, "Felix, sen insanların ne dediğine bakma hayatı istediğin gibi yaşa." Diyor. Abim çok iyi biri.-Minho: Senin abin mi vardı?
-Felix: Evet. O da bu okulda okuyor sınıfı 11-E ismi Chan.
-Felix: Peki sen? Kendinden bahsetmeyecek misin? Sonuçta en yakın arkadaşımsın seni daha çok tanımak istiyorum.
-Minho: Benim anlatılacak pek bir şeyim yok.
-Felix: Hadi, elbette anlatacağın şeyler vardır. Örneğin: Hobilerin neler, abin ablan veya kardeşin var mı? Kendini tanıt işte.
-Minho: Tamam. Ben tek çocuğum, aslında ben doğmadan önce bir ablam olacakmış ama annem hamile olduğunda bebek nasıl olduysa annemin sağlığına zarar veriyordu ve aldırmak zorunda kalmışlardı. Ama annem ve babam umutlarını yitirmemişlerdi ve bu sefer annem bana hamile kaldığında Doktorlar, benim düşme riskim olduğunu ve erken doğum olabileceğini ve bu yüzden sağlıksız doğabileceğimi söylemişlerdi. Ama annem, ben doğana kadar çok dikkatli olmuş ve sonunda sağlıklı bir şekilde doğmuştum.-Felix: Bende hep ablam olmasını istemiştim.
-Felix: Peki başka bir soru sorabilir miyim?
-Minho: Tabi sorabilirsin.
-Felix: Benden başka bir arkadaşın var mı?
-Minho: Evet var. Mahalleden bir arkadaşım, ismi Changbin benden 5 yaş büyük. Geçen seneden beri onunla beraber yaşıyorum.
-Felix: Neden? Ailenle bir sıkıntı mı yaşadın?
-Minho: Yok ondan değil. Geçen sene ailem bir trafik kazasında ölmüştü. Onları haberde görmüştüm sonra Changbin'i arayıp evime gelmesini söylemiştim. Tek yaşayamazdım, Changbin eve geldiğinde o da haberleri görmüştü. Changbin'e "seninle beraber yaşayabilir miyim?" diye sormuştum o da, "Tabi yaşayabilirsin bi de soruyor musun." demişti. O günden beri Changbin'le beraber yaşıyorum.-Felix: Minho... ben çok özür dilerim gerçekten bilmiyordum.
-Minho: Önemli değil, alışkınım.
Felix'e ne kadar sorun olmadığını söylesem de, suratındaki üzgünlük ve pişmanlık hala gitmemişti.
-Minho: Bu konuyu kapatalım. Biraz sen bahset hobilerin var mı?
-Felix: Aslında pek yok. Sadece abimle geçirdiğim zamanı seviyorum ve bazen tek takılmayı da seviyorum. Sen?
-Minho: Benim hiç yok. Anksiyetem olduğu için pek sosyal birisi değilim. Tek başıma takılmayı seviyorum.~UwU~
Biz konuşmaya devam ederken zamanın nasıl akıp gittiğini anlamadık. En son zil çaldığında aklımız yerine geldi. Sınıflarımıza doğru ilerlerken Felix bana bir soru sormuştu:
-Felix: Minho yarın işin var mı? Yoksa, yarın beraber gezelim mi? İstersen.
-Minho: Tabi çok isterim ama yarın Changbin'le lunaparka gidicem. İstiyorsan gelebilirsin.
-Felix: Sizin için sorun olmaz değil mi?
-Minho: Hayır, sorun olmaz.
-Felix: Tamam o zaman yarın görüşürüz. İyi dersler.
Dedikten sonra sınıfına girmişti, ardından bende kendi sınıfıma girmiştim ve bir an önce hemen bütün derslerin bitmesini bekliyordum.Dersteyken Felix'le beraber olduğumuz zamanları düşünüyordum. Düşünürken de dalıp gitmiştim etrafımdakilerin sesini bile duymuyordum.
-Hoca: Evet, bu soruyu da Minho çözsün. Minho? Minho duymuyor musun beni yoksa duymamazlıktan mı geliyorsun? MİNHO!
Hocanın bağırmasıyla yerimden sıçramıştım ve sandalyeden düşmüştüm. Herkes bana gülüyordu. Ben ise, hemen tahtaya kalkıp soruyu çözdükten sonra sandalyeyi yerden kaldırıp kafamı sıraya gömmüştüm.Bütün dersler bittiğinde kitapları hızlı bir şekilde çantama koymaya çalışıyordum. Herkes çıkmıştı sınıfta tek ben ve Jisung kalmıştı. Onu umursamayıp çantamı hazırladıktan sonra kapıya doğru gidiyordum. Arkamdan bana "Minho," diye seslenmişti. Ben mi yanlış duyuyordum yoksa gerçekten bana ismimle mi sesleniyordu?
Şaşkın bir şekilde ona dönmüştüm. Ve ona "Sen ismimi biliyor muydun ya?" dedim. Üzerime doğru yavaşça gelmeye başlamıştı. Ondan korkmuyordum ama suratı çok korkunç bir şekilde gülümsüyordu. Adımları yavaşça geri geri adım atıyordum ama sonra sırtımın duvara değdiğini hissetmiştim. Jisung iyice bana yaklaşmıştı. Sağ elini duvara koyup yüzüme doğru biraz eğilmişti.
-Jisung: Bu aralar neden bu kadar çok dalgınsın güzelim? Yoksa o eziğe mi aşık oldun?
-Minho: Hayır asla. O benim en iyi arkadaşım ve o ezik değil.
-Jisung: O zaman başka birisine mi aşıksın?
-Minho: H-hayır kimseye aşık değilim ben!
-Jisung: Sinirliyken çok tatlı oluyorsun, güzelim."Bırak beni," dedikten sonra onu itip kapıdan çıkacaktım fakat, beni bileğimden tutup kendine çevirmişti. Yüzümüz çok yakındı, ne kadar bileğimi kurtarmaya çalışsam olmuyordu. Gözlerimi ondan kaçırıyordum, kalbim nedense çok hızlı bir şekilde atıyordu.
-Jisung: Benden ne kadar kaçmaya çalışsan da, kaçamazsın. Asla peşini bırakmayacağım.
-Minho: N-n-nasıl yani?
-Jisung: Nasıl anladıysan öyle.Jisung son sözünü söyledikten sonra bileğimi bırakıp sınıftan çıkacakken kapının önünde durdu ve bana dönmeden "Yanakların kızarınca da çok tatlı oluyorsun." Dedikten sonra gülerek sınıftan çıkmıştı. Yerimden kıpırdayamamıştım. Neden hareket edemiyordum? Bana ne olmuştu böyle?
Jisung çıktıntan sonra Felix sınıfa gelmişti. Bana, "Minho ne duruyorsun orda? İki saattir kapının önünde seni bekliyorum."
Felix'in konuşmasıyla irkilmiştim. "F-felix..." daha fazla konuşamamıştım. Felix yanıma gelip "Sen iyi misin? Hadi gidelim." Dedikten sonra Felix koluma girip okuldan çıkmıştık. Sokakta yürürken zar zor konuşarak olanları Felix'e anlatabilmiştim.-Felix: Ohaaa, şaka yapıyorsunnn. Sen ciddi misin?
-Minho: Evet.
-Felix: Minho sana bir şey söyliyim mi?
-Minho: Söyle.
-Felix: Bak sadece bir ihtimal olabilir; belki sana aşık olmuştur.
-Minho: NEEEEE! S-s-saçmalama yaa. Öyle bir şey olamaz insan zorbalık ettiği birisine nasıl a-aşık olabilir ki?
-Felix: Bu dünyada olamayacak hiçbir şey yoktur Minho.
-Minho: Felix lütfen dalga geçme.
-Felix: Tamam tamam zaten sadece bir ihtimal söyledim. O da nadiren olur yani.15-20 dakikadır ikimiz de aynı yolda yürüyorduk, galiba evlerimiz birbirine yakındı.
-Minho: Felix evin nerede senin?
-Felix: Sokağın sonundan sola döndükten sonra karşına bir ev çıkacak. Şu Gördüğün ilk ev benim evim.
-Minho: Oha evlerimiz yan yana. Benimki de onun yanındaki gri renkte olan.
-Felix: Ne güzel denk gelmiş.
-Felix: Bu arada lunaparka ne zaman gidicez?
-Minho: Ben sana telefondan yazarım ona göre hazırlanırsın.
-Felix: Tamam. Changbin'le de tanışmış olurum.
-Minho: Sonra görüşürüz.
-Felix: Görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~My Cool Bully~ / Minsung
Teen FictionOkulda herkesin korktuğu popüler zorba olan Han Jisung, ve okula yeni gelen asosyal öğrenci olan Lee Minho. Bu iki yabancı birbirlerinin kaderi olabilir miydi?... Yan shipler: Jeongbin Hyunlix Chanmin !! UkeMin !! !! SemeSung !! (Hikayede biraz mant...