0.3

2.4K 81 81
                                    

Sabah erkenden kalkıp hazırlanmaya başlamıştım bugünden itibaren çalışmaya başlamıştım. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hemşirelik Yüksek okulunu bitirmiş ve istediğim mesleği elime almıştım. 2 gündür Urfadaydım ve şimdi ise askeriyeye gidiyordum. Artık Askeriyede kalacağım için evi hiç dert etmemiş tası tarağı toplayıp Ankaradan Urfaya gelmiştim.

Sabah gözlerimi açar açmaz heyecan ile otelden çıktığım için telefonumu şarj etmemiştim.

Telefonumun derdinden de şarj aletimi otelde unutmuş işleri iyice birbirine karıştırmıştım. Otobüs yolculuğu boyunca ise müzik dinlemediğim için sinirlerim gerilmiş ve patlamaya hazır bir bombaya dönmüştüm resmen.

Üniversite yıllarımda yanımda olan arkadaşımın şuan telefona cevap veremediğim için delirdiğini varsayarsak gerçekten iki elim boktaydı.

Kalbim anın heyecanı ile hızlı hızlı atarken gözlerime askeriye ilişti ve yüzümde gülümseme oluştu.

Yanımda ki valiz tarzı bavulumu aldım ve otobüsten çıkmak için düğmeye bastım, kısa süre sonra otobüs durdu ve indim.

Askeriyeye doğru yürürken kalbim yerinden çıkacaktı sanki, ilk defa askeriyeye geliyordum. Bunun yanı sıra ilk kez hayalimdeki mesleğimi elime almıştım. Bunun mutluluğu ile askeriyeye doğru adımlarken ayağımın takılması ile kendimi betonla öpüşür vaziyette buldum.

Dizimin ve Kafamın aniden sıcak keskin bir acı ile buluşmasıyla kaşlarımı çattım, ardından kafamda ki keskin acı ile istemsizce ağzımdan çıkan acı dolu inleme beni sırt üstü ters döndürdü.

Keskin güneşin gözümü sulandırmasıyla gözlerimi kapatıp içimden bugüne beddualar ettim.

Hafifçe ve canımı yakmadan doğruldum ve yırtılan pantolonunumdan sızan kana baktım. "Süper bir gün, Harika!"

Elimi kaşıma götürünce elime bulaşan kanla daha da bi moralim bozuldu.
"Hemen modumuzu düşünmeyelim hem daha gün yeni başladı değil mi, güzel enerjiler beni bulacak eminim" diyerek yavaş olmaya çalışarak ayağa kalktım ve üzerimi düzelttim.

Yan tarafıma düşen valizimi ve çanta mı hafifçe eğilerek yerden aldım ve bu sefer yavaş ve dikkatlice yürümeye devam ettim.

Askeriyenin önünde durunca nerden girebileceğim baktım ve kenarları güvenlik kulübesinde ki askerleri görünce yönümü o tarafa verdim.

Güvenliğin önünde durmamla iki askerin gözleri bana döndü.

Hafif bir tebessümle, "Ben buraya atanan yeni hemşireyim de tam olarak nereden girebilirim içeri?" dedim kendimden emin bir tavırla.

"Kimliğinizi alabilir miyiz?" dedi benim iki katım sarışın olan.

Kol çantamdan hemen kimliğimi çıkartıp eline verdim. Kısa bir süre bilgisayarda bir şeylere baktıktan sonra kimliği geri verdi ve güvenlik kulübesinden çıkıp kenarlar da çok fazla göz önünde olmayan kapıyı açtı ve geçmemi bekledi.

Aksayan bacağımla içeri doğru yürüdüm ama bu bir asır sürdü çünkü sanırım aynı zamanda bilegimide burkmuştum.

Ayağımı görünce canavar görmüş gibi bir bana baktı bir elimdeki valize.

"İsterseniz ben taşıyabilirim" demesiyle hemen valizi onun kucağına bırakıp 32 dış gülümsedim.

"Ay vallahi çok iyi olur Allah razı olsun senden ne muradın varsa versin" dedim ve elimi bacağıma koyarak karşımdaki binaya doğru yürümeye devam ettim.

Saate bakmak için cebimden çıkarttığım telefonumun siyah ekranını görünce yine yüzüm düştü ve bir iki adım önümde olan askere baktım.

Kurşun İzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin