02.00

1K 50 174
                                    

(OY vermeyi ve YORUM yapmayı unutmayın uşaklarummm ♡♡)

Hayatın bana verdiği mucizeler çok kısıtlıydı. Fazla da mucizem yoktu, belli başlı kişilerdi benim mucizelerim. Hayatım boyunca ailem dediğim kişi hep Burçin olmuştu. Ondan başka ne arkadaşım vardı ne kardeşim. Kardeş. Bir insana kardeşim demeniz için ne gerekli? Samimi olmak mı? Onun için canını vermek mi? Ya da kan bağı mı?

O benim kardeşimdi, her şeyimdi. O olmadığında kendimi ıssız bir sokakta sağanak yağmurun altında kalmış gibi hissediyordum. Yalnız ve ıssız.

Ama şimdi o olmamasına rağmen ne yalnız ne de ıssız hissediyordum. Aksine kendimi güvende hissediyordum.

Yanımda Giray ve Arkadaşlarım vardı. İyi hissediyordum. Peki en başından beri bunu istiyordum? Burçinin olmadığı bir mutluluk, güven, sıcaklık.

O akşamdan beri defalarca aramama rağmen cevap vermemiş ve en sonunda Orhan amcayı arayınca Burçinin telefonunun havuza düştüğünü söylemişti. Onunla konuşmak isteyince de, 'Okuldan gelince seni arasın kızım' demiş konuyu uzatmadan kapatmıştım telefonu.

"Bak şu ne kadar güzel tam yüzmelik. Sende çok güzel yüzerdin dimi Tahir? İstanbul Boğazından atladığın hikayen yalan mı gerçek mi göster da bize."

Hakanın Tahiri ensesinden tutup aşağıya doğru giden tepenin başından kenara çekmesiyle önünde durduğum şelaleden gözlerimi çekip onlara dikmiştim. Ömer'in tanımadığımız bir adamı yakalarına yapışmasından sonra Giray hiç bir şey söylemeden bizi buraya getirmişti. Ömer ve Giray konuştuktan sonra Girayı oldukça sinirli görmüş sadece koluna girerek birlikte yürütmüştük.

"Ben neden size yalan söyleme girişiminde bulunayım ya! Bırakın beni suya düşücem!"

Tahirin bağırmasıyla ister istemez karşımda ki görüntüye güldüm. Hakan düz büyük bir kayanın üzerine çıkmış Tahiri ensesinden tutarak önümüzde ki Şelalenin akıttığı akarsuya atmakla tehdit ediyordu.

"Ne güzel hava güneşli yüz biraz nolucak? İncilerin mi dökülecek?"

"Komutanım suyun derinliği belli bile değil. Ben buradan atlarsam kafam falan kanar mazallah. Bırakın da bende Hilal komutanımla doğayı keşfedeyim."

"Yok Hilal kendi keşfetsin doğayı sen yüz. Yoksam yok korkuyor musun? Bak bunu İrem duyarsa çok üzülür." dedi Hakan dudak bükerek.

"İrem kim ulen!?"

Arkada kik bilir kimin ağacı belli olmayan ağaçtan topladığı fındıkları yiyen Harun yine Tahirle bir kızın adını yan yana duyunca celallenmişti.

HarTah ship.

"Ya ben bir şey yapmadım. İrem kim bilmiyorum ama dünya ahiret bacımdır bundan sonra. Hakan sende götünden element uydurma! Ben kim karı kız kim? Ben her gün beş vakit namazını kılan Tahir. Karı kızla adımı yan yana anma lütfen." dedi Tahir bulunduğu pozisyonu unutarak bir anda.

Hakan Tahiri öne doğru savununca Tahir dengesini sağlamaya çalışıyordu. Tek ayağının üzerinde dengede durmaya çalışırken Adem arkadan ayaklanıp hızla Hakanı geri çekip Tahiri de kolundan tutmuştu.

"Bir kerede çocuklaşmayın. Adam akıllı durun yerinizde. Koskoca adam oldunuz, adamı geçtim asker oldunuz ama hâlâ siktiri boktan işler peşindesiniz amına koyim."

Ademin Tahiri kenara savurmasıyla biraz daha kıkırdadım. Gerçekten eğlenmek istiyorsalar ellerinde olmasa bile eğleniyorlar, aynı zaman da birbirlerine ayar çekiyorlardı.

Kurşun İzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin