0.8

1.7K 64 147
                                    

"Canım arkadaşım canım" dedi boğuk sesiyle Burçin.

"Az yavaş nefes alamıyorum" dedim nefessiz halimle.

Burçin bugün sabaha karşı gelmişti. Akşam yola çıkmış ve sabaha karşı askeriyenin kapısında onu güvenlikle cilveleşirken yakalamıştım. Şimdi de sanki yıllardır ayrılmışız hiç beraber değilmişiz gibi bana sıkı sıkı sarılıyordu.

"Ay parfüm kokulum, seni ne de çok özlemişim oy oy oy" dedi beni iki yana sallayarak.

"Parfüm kokulum mu?" dedim sinirle.

"Napabilirim canım, parfüm kokuyorsun. Acaba kendi kokun mu ki?" diye sesli bir şekilde düşünmeye başladı.

"Gel buraya deli" dedim ve onu kollarından tutup kendime çekip sıkı sıkıya sarıldım.

"Ay canım kardeşim benim" dedi ve az öncekinden biraz daha salık bir şekilde sarıldı. Onu görmediğim günler sayılı olsa da çok özlemiştim açıkçası onu gerçekten kardeşim gibiydi, gibi değil öyleydi.

"Hadi gel şu eşyalarımı otele koyalım da gezelim az" dedi ve kolumdan tuttuğu gibi beni karşıya, taksi durağının yanına götürdü.

"Abi bize bir taksi" dedi taksi durağının içinde ki abiye.

"Hemen abisi"

Ona 'sen iflah olmazsın' bakışı atıp kollarımı göğsümde bağladım. Saat sekiz civariydi ve ben bu salağın gelmesi üzerine sıcak yatağımdan ayrılmıştım.

Boş bir taksiye binerek Burçinin tuttuğu otele doğru yol aldık.

Çok değil yaklaşık bir on beş dakikaya beş yıldızlı otelin önüne gelmiştik.

Zengin olmak Burçin'i yormuyor muydu acaba? bir ara sormalıydım.

Birlikte otele girmiş resepsiyondan odanın Anahtarını alıp katını, numarasını öğrenmiş direk odasına çıkmıştık.

Odasına girdikten sonra yatağa atmıştım kendimi o ise üzerini değiştirirken bende onun kuş tüyü yatağında yatıyor pozisyondaydım. İçeriden su sesleri gelmeye başladığın da duş aldığını anlayıp iyice yatağa kendimi yaymış rahatlığın keyfini çıkarıyordum.

Telefonumun sesiyle bir gözüm açık kafamı kaldırmış çantamın nerede olduğunu tespit etmeye çalışıyordum. Çantamın camın önünde ki tekli koltukların arasında ki sehpanın üzerinde olduğunu görünce yataktan oraya doğru sarkıttım kendimi.

Ellerimin üzerine yürüyerek, ayaklarım yatakta duracak şekilde çantama ulaşmıştım ki yere kapaklandım. Bir elim kafamda çantaya uzandım ve içinden telefonumu çıkarıp arayan kişiye baktım. Pardon numaraya.

Kayıtlı değildi numara ama bananeydi diyerek direk açtım. Dolandırıcı çıksın da göreyim ben senin götünü.

"Alo?"

"Asrın Güneşle mi görüşüyorum" dedi karşı taraftaki tanıdık ses,

"Evet, kimsiniz?" dedim

"Hah ben Adem, Seninle küçük bir işim var da odanın kapısını çaldım açan olmadı sonra bizim Serdar seni Alaydan çıkarken görmüş" dedi hızlı hızlı.

"A evet sabah arkadaşım gelmişti onun için erkenden çıktım Alaydan da senin benimle ne işin olabilir ve numaramı nerden buldun?" dedim sorarak.

"Müdürden aldım, işim var dedim ya işte söyleyince verdi numaranı. Bizim Komutan var ya hani şu dehşetülvahşet olan" dedi.

"Ney ney anlamadım şunu düzgünce anlatsana Adem" dedim, düştüğüm yerde ters döndüm ve sırt üzeri uzandım.

Kurşun İzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin