"Terk edilmişlik başkadır, yalnızlık başka."
-Friedrich NietzscheBölüm Şarkısı: Duman- Bu Aşk Beni Yorar
~~~
Bir insanın gözü hangi raddede kararırdı? Kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığında mı, kaybedecek tek bir şeyi kaldığında o şeyi kaybetmemek için mi?
Öyle bir vaziyetteydim ki, kaybedecek bir şeyim kaldı mı kalmadı mı bile bilmiyordum. Kendimi tanımaya çalışmıyor, hislerimi anlamlandırmaya çaba dahi göstermiyordum. Yalnızca fevri birkaç duygu ile hareket ettiğim oluyordu: Öfke, bu duygulardan en harekete geçmemi sağlayandı.
Diğer hislerden bihaber yaşıyordum. Örneğin, aşk. Aşk neydi, bir savaş meydanının ortasında sevdiğine atılan kurşunların önüne atlamak mı? Veya kurşunlar sevdiğine saplanmasın diye kurşunları atan kişiyi öldürmek mi? Ya da bunlardan hiçbiriydi, aşk aslında ölümdü.
Aşk; kurşunun kendisi olup sevdiğin kişinin kalbine saplanmak, o kişiyi yavaş yavaş öldürmekti.Bir savaş meydanındaydım. Bu alanı kendi ellerimle yaratmıştım. Peki ben yalnızca nefretin, öfkenin, kanların, intikam hırsının olması gereken yerde neden aşkı düşünüyordum?
Bana bunu düşündürten... Karşımdaki koyu kahverengi gözler miydi?
Neden savaşımın baş düşmanının yanında olmak yerine Eksen'in yanında olduğumu kendim bile bilmiyordum. Acıyla karışık bir öfkeyle gözlerime bakan bu adamın, benim savaş alanımda ne işi vardı?
Kimdi bu adam? Eksen. Bu kadar mı? Gerçekten kimdi, neyi sever neyi sevmezdi, neler yaşamıştı, hakkında hiçbir bilgim yoktu. Tek bildiğim adı ve erik yemeyi sevdiğiydi, soyadını bile bilmiyordum.
Onu ilk gördüğüm andan beri kim olduğunu merak ediyordum. Birkaç gün önce, o zaman kendime bunu söyleyemesem de sırf Eksen'i sıklıkla düşünmeme bir kılıf uydurabilmek için kendimi onun İsimsiz olma ihtimaline inandırmıştım. İsimsiz olduğu için kalbim bunu hissetti ve zihnim o yüzden habire onu düşünüp duruyor sanmıştım, ama bu bir yanılgıydı.
Eksen zaten İsimsiz değildi, ama Eymen'in arkadaşı bile olmayıp herhangi bir yabancı olsa da ben onu yine merak ederdim.
Çünkü Eksen merak uyandıracak bir adamdı.
Gözlerine ne kadar derin bakılabilirse o kadar baktım. Sisli kirpiklerinin ardında saklanan acıları, oynayan çenesinde zelzele yaratan geçmişini ve güçlü durmak için kullandığı gülüşündeki hayal kırıklıklarını hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN TOHUMLARI
RomanceO gün, "Bir insan kaç kere ölür," demişti silahın namlusunu koluma sürterken. Geçmişi düşünürken acıyla gülümsedim. "Bir insan kaç kere ölür, gece yüzlü adam?" Ve, titreyen ellerimle tetiğe bastım. •••• Yerde bir hançer. Ve Canavar'dan önce hançere...