BÖLÜM 14 | ❝Av ve Avcı❞

2.3K 102 115
                                    

Helloo 🤤 nasılsınız?

Keyifli okumalar diliyorum bebeklerimm. Bol bol yorum bekliyorum 🥰 Okumaya geçmeden önce yıldızlarımızı hemen parlatalım. 🌟

14. BÖLÜM

Av ve Avcı

Duvardan atlamadan hemen önce buz mavilerini aşağıya doğru çevirdi. Çitflik bu saatlerde kapalı olduğundan ön kapıyı elbette kullanamazdı. Muhtemelen güvenlik görevlisi içeriye girmesini engellerdi. Bu yüzden neredeyse boyundan birkaç santimetre uzunlukta olan duvara tırmanmayı tercih etmişti. Ayağındaki vanslar, yumuşak kumun üzerine bastığında çömelmiş dizlerinin üzerinde birkaç saniye kadar soluklandı.

Kaşiftyadaki taksilerden birine binip sınırda inmiş, ardından çiftliğe gelebilmek için Sitlenadaki taksiye binmişti. Bu şehre hayret ediyordu. Taksiciler bile iki yaka arasındaki gerilimi fazla ciddiye alıyormuş gibiydi. Ailesinin dediğine göre Kaşiftya bir bataklıktı. İnsanları tehlikeliydi. Geneli mahkemede yargılanan, hapse girip çıkmış ve suçlu kişilerden oluşuyordu. En azından toplum tarafından böyle biliniyordu. Sokaklarının ıssız ve korkutucu olduğu fikrine oraya adım attığı an katılmaya başlamıştı.

Yalın Sonay, Kaşiftyalıydı. Belki de ailesi haklıydı. Çünkü Yalın Sonay, bir bataklıktan daha fazlasıydı. Acımasız, iğrenç, pislik herifin tekiydi ona göre. Kaşiftya'nın adı ona artık, geçen sene olanlardan daha fazlasını çağrıştırıyordu. Mina ve olanlar. Ahıra doğru ilerlerken aklından geçenleri susturmaya çalıştı. Minayı düşünmek istemiyordu. Düşündükçe kalbine bir hançer saplanıyormuş gibi oluyordu. Ama hayatta olmamasına rağmen bir şekilde sürekli karşısına çıkıyordu.

Ahırın içine girdiğinde birkaç hışırtı ve kişneme sesi kulaklarını doldurdu. Işıkları açıp yerdeki çalıların üzerinde adımladı. Yedi numaraları kapının önüne geldiğinde derin bir nefes alıp atına baktı. Tahta kapının sürgülü demir kilidini açıp yanına girdiğinde "Venüs." Diye fısıldadı. "Kızım, ben geldim. Seni çok özledim."

Ona sarılıp başını üzerine yasladığında gözlerini kapattı. Yumuşak kılları yanağını kaşındırsa bile umursamadı. Venüs, kafasını ona çevirip ağzıyla sesiz birkaç hareket yaptığında Melina doğrulup yüzüne, yüzünü yasladı. Parmaklarını atının sırtına uzatıp bal rengi yumuşak saçlarının üzerinde gezindirirken "Hiç iyi değilim." Diye mırıldandı. "Ateş, o artık benimle değil. Ben, o olmadan ne yapacağım bilmiyorum. Peri kızı demesini özledim, Venüs. Ateşi çok özledim. Her şey şu an o kadar karman çorman ki. Hayatımın aşkını kaybedip kaybetmediğimden emin bile değilim."

Yaslanmayı bırakıp yüzüne baktığında kenarda duran fırçayı alıp tüylerini taramaya başladı. "Bütün bunlar bittiğinde sence geriye biz diye bir şey kalır mı? Beni sevdiğini biliyorum. Bir keresinde bana kaç tane yara açarsın bilmiyorum, önemi de yok demişti. Onda yara açacağımı düşünmemiştim bile. Sanırım o biliyormuş." Derin bir iç çekip atının yüzüne baktı. "Beni, benden bile iyi tanıyor. İşte onun bu söylediğine tutunuyorum, Venüs. Sana, ismine, onun içimi titreten aşkına. Onu kaybetmeyeceğim."

Buz mavilerini kör bir noktaya sabitlediğinde tırnaklarını avuçlarına bastırdı. "İlk önce o Yalın pisliğinden kurtulacağım."

🐍

Telefonuna gelen aramayı reddederek gözlerini devirdiğinde yatağın başlığına sırtını yasladı. Saniyeler sonra mesaj bildirim sesleri art arda üç kere çaldığında isyan edercesine bir ifadeyle telefonu eline aldı. Oğuz Hoca ismini ekranda gördüğünde "Sıktın artık." Diye mırıldandı.

Kalbi OlmayanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin