Bölüm 27 | ❝Anahtar❞

843 47 126
                                    

Hello bebeklerimm! O kadar uzun zaman oldu ki, burayı ve sizi çok özledim. Umarım wattpad bir an önce açılır. Ben hem buradan hem de çizgiden yayınlamaya devam edeceğim. 💘

Sizde özlemişsinizdir, bu yüzden sizi hemen bölümle baş başa bırakıyorum. Bir sürü satır arası yorum bekliyorum ona göre. Keyifli okumalar!

27. BÖLÜM
Anahtar

"Buna inanamıyorum." Asu yüzünü buruşturup uzun sarı saçlarını parmağına dolarken yanındaki Handeye baktı.

Eli hemen telefonuna gitmişti. "Elizaya haber vermeliyim." Dedi Edis ve Riva'nın fotoğrafını çekerken. "Çıldıracak."

Asu kıkırdamadan hemen önce "Riva'nın saçını başını yolmasını izlemek zevkli olacak." Diye konuştu. Gözleri bahçedeki Barış'ı bulduğunda yüzündeki gülümseme bir anda yerinde soldu. Hareketsizce durmuş, okulun yeni gündemini izliyordu. Ve bu kadar uzak mesafeden bile burayı yakıp geçmek istediği belliydi.

Öğrenciler aralarında fısıldaşmaya başlamışlardı bile. Anlaşılan Averd lisesinin gözleri bütün gün yeni çiftimizin üzerinde olacaktı.

Riva kendini geri çektiğinde gözlerini kaçırdı. Edis ise onun elini tutup yürümeye başladığında birlikte okulun binasına doğru adımlamaya başladılar.

Barış yumruklarını serbest bırakıp onların olduğu tarafa doğru yürümeye başladığında Riva'nın yeşilleri onu buldu. Kaçamak bakışlarıyla onu incelerken her zamankinden farklı göründüğünü fark etti. Saçları özenle geriye doğru taranmıştı ve bir-iki tutam alnına dökülmüştü. Ceketi ve gömleği özenli görünüyordu. Kravat bile takmıştı.

Yeşiller hafifçe büyürken, yaklaşan fırtınaya karşı derin bir nefes aldı. Tam olarak ona bakmasa da adımlarını görüyordu. Riva şimdiden bedenindeki sıcaklığı hissedebiliyordu. Averd Lisesi birazdan cehenneme dönecekti. Bunu biliyordu. Onu tanıyordu. Öfkesi bu okulu yerle bir etmeye yeterdi. Kalbini söküp almıştı ve Barış'ın bunun bedelini ödetmeye kararlı olduğunu hissediyordu. Averd'i, içinde Riva Atabayla birlikte yakıp küle çevirecekti. Omuzlarını dikleştirdi ve yutkundu. Göz ucuyla yaklaşan adımlarını saydı. Bir, iki, üç, dört...

Barış yanlarından geçip gittiğinde Riva olduğu yerde donup kaldı. O an, kalbinin attığını bile unutmuş gibiydi. Barış'ın arkasından esen rüzgar, Riva'nın saçlarını hafifçe savururken, hissettiği soğuk ürperti tüm bedenini sardı.

Edis onunla birlikte duraksadığında arkasına doğru bakan genç kıza döndü.

Barış'ın adımları uzaklaştıkça, içinde daha önce hissetmediği bir şey hissetti. Hissi tarif edemiyordu fakat bildiği bir şey vardı. O da bir şeylerin geri dönülmez bir şekilde değiştiğiydi.

Riva'nın gözleri boşluğa, Barış'ın uzaklaştığı yöne doğru sabitlenmişti. Sanki tüm dünyası o an çökmüş gibiydi.

Barış, bir kere bile bakmamıştı. Tek kelime etmemişti. Yanlarından geçip öylece gitmişti. Hiçbir şey olmamış, ona yaptığı şey bir gram onu etkilememiş gibi.

Bahçeden çıktığında Edis'in sesi kulaklarında bir ürperti hissetmesine neden oldu. "Bir şey mi oldu?"

Bu umursamazlığın verdiği acıyla içten içe kahroluyordu ve buna bir son vermeliydi. Kendini toparlamak zorundaydı. Boğazını temizledi. "Ah, hayır." Diye mırıldandı. "Sadece Melinaya bakıyordum."

Önüne dönerken Barış'ın peşinden koşarak giden Ateşi görür gibi olmuştu. Emin değildi. Algılama becerisini yitirmiş gibiydi.

"Sen, iyi misin?" Edis, siyaha çalan gözleriyle onu süzerken kaşları hafifçe çatıktı. "Pek iyi görünmüyorsun?"

Kalbi OlmayanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin