BÖLÜM 21 | ❝Sadece Bir Dans❞

1.2K 80 127
                                    

Helloo! Nasılsınız bebeklerim? ^^

Hemen unutmadan yıldızlarımızı parlatalım. 🌟Yorumlarınızı ve votelarınızı bekliyorum. Lütfen ama lütfen yorum yapmaktan çekinmeyin. Tepkilerinizi merak ediyorum. 💞

Eğer tahmin ettiğim gibi olursa finale yaklaştığımızı söyleyebilirimm (:

Keyifli okumalar <3

21. BÖLÜM

Sadece Bir Dans

Melina aynaya baktıktan sonra son bir dokunuş yapmaya karar vererek fırçayı eline aldı. Göz makyajını fırçayla hafifçe dağıtarak daha buğulanmış bir görünüm elde etti. Siyah buz mavisi gözlerini daha da ön plana çıkarmıştı. Telefonundan gelen bildirim sesini duyduğunda lavabodan çıkıp odasına geçti. Şarjdaki telefonunun yanına gittiğinde mesajın Yalından geldiği gördü. Dümdüz bir şekilde "Kapıdayım." Yazıyordu. Hemen ardından bir mesaj daha ekranına düştü. "Beklemekten hoşlanmam."

Telefonu komodine bırakıp gözlerini devirdiğinde "Erken gelmeseydin." Diye mırıldandı kendi kendine. Yalın dün akşam saat dokuzda hazır ol diye mesaj atmıştı ama saat şu anda sekizdi. Neden erken gelmişti? Melina, Yalın'ın bu tavırlarına dayanamıyor olsa da sakin kalmaya çalıştı.

Yatağın üzerinde çıkarttığı kıyafetlere dönüp elini belini yerleştirdiğinde gözlerini kısıp ne giyeceğini seçmeye çalıştı. Mini haki rengi bir etek, kırmızı göğüs dekolteli bir bluz, mavi kot bir pantolon, beyaz v yakalı bluz vardı. Bakışlarını kıyafetlerinden çekip kapakları açık olan dolabına yöneldiğinde askılıklarına tek tek baktı. Aralarından göğüs dekolteli siyah uzun kollu bir bluzun asılı olduğu ve siyah şort bir etek çıkarttığında yatağın üzerindeki kıyafetlerinin yanına bıraktı. Şort eteği tek başına giyerse muhtemelen donardı bu yüzden çekmecelerine yönelip içi polarlı ruju gibi bordo bir çorap çıkardı. Bordo-siyah uyumunu seviyordu. Göz makyajı siyahtı, bu yüzden de seçtiği parçaların uyumlu olduğunu düşündü.

Ayağındaki pofuduk gri terlikleri çıkartıp, üzerindeki bol sweat ve altındaki tayttan kurtulduğunda çırılçıplak kalmıştı. İç çamaşırı giyinmeye tenezzül etmeden kıyafetlerini üzerine geçirdiğinde siyah deri bir çanta alıp içine telefonunu, lazım olur diye bordo rujunu ve cüzdanını tıkıştırdı.

Koşar adımlarla ayakkabı dolabına gidip kapaklarını açtığında on katlı rafı tek tek inceledi. Neredeyse her renk vardı. Botlarının olduğu rafa bakınıp bordo olanları aldıktan sonra dolabın kapaklarını kapatmadan ayakkabılarını giyinmeye koyuldu. Botlar bilekte biten fermuarlı bir görünüme sahipti. Topukluları ise boyuna en fazla beş santim katıyordu.

Üzerine siyah deri bir ceketi geçirip odasından çıktığında saat sekizi on beş geçiyordu. Muhtemelen Yalını beklettiği için her zamanki gibi o donuk ve ürkütücü bakışlarından birini atacağını düşündü. Belki de yine tehditler savurmaya başlayacaktı. Derin bir iç çekti.

Aşağı kata indiğinde kapının önüne doğru ilerlerken "Melina." Diye konuşan bir ses onu durdurdu.

Arkasını döndüğünde annesini salondaki koltuklarda oturmuş bir pozisyonda buldu. Elinde ekranı açık tablet vardı. Gözleri hızla koltuğun yanındaki özel yapım sehpaya kaydı. Boş bir bardağının yanında yarısından çoğu içilmiş viski şişesi vardı. Muhtemelen geldiği gibi ilk yaptığı şey alkole koşmak olmuştu.

Melinayla göz göze geldiklerinde tabletin ışığını söndürüp ayağa kalktı. Koyu kahve saçlarının fönü bozulmuştu. Ayaklarında ince bileğini saran kayışlı bir stiletto vardı. Üzerinde gri bir pantolon ceket takımı ve içinde uyumlu beyaz bir bluz. Klasik, şık giyinmeyi severdi.

Kalbi OlmayanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin