Hümeyra ve İsmet'in hikâyesini yazmak istedim. Hikâyenin akışıyla ilgili değil, merak edenler okumak ister belki.İyi okumalar...
Hümeyra & İsmet
Henüz on yedi yaşındaydı Hümeyra. Adı gibi güzel, alımlı bir genç kızdı. Görücüler gelmek istiyordu ne Hümeyra ne de anası razı değildi buna. " Küçük benim kızım." Diyorlar, savuşturuyorlardı başlarından. Gönlünde biri varken, kalp biri için atarken nasıl düşünürdü ki insan başkasını?
Hümeyra, her gün gördüğü, uzaktan izlediği İsmet'e sevdalıydı kendini bildi bileli. Çocukluğunun beraber geçtiği, birlikte çelik-çomak oynadığı İsmet'e evvelden bir meyli vardı.
Aynı sırayı paylaşmışlardı, aynı tastan yemek yedikleri de olmuştu. Ama ne zamanki büyüdüler aileler de " Çocuk değilsiniz artık. Laf olur." Diye uzaklaştırmıştı onları.Bir gün İsmet'in köyden ayrılacağı haberi duyuldu. Kasabaya gidecekmiş artık. Diye konuşuyordu insanlar. Onlar konuştukça Hümeyra'nın içindeki yara oyuluyordu. Dedikleri gibi de oldu İsmet gitti. Hümeyra, sadece uzaktan izlediği İsmet'i de göremiyordu artık. Günden güne yemeden icmeden kesilmeye başladı. Yataktan çıkmak istemediği zamanlar gittikçe artıyordu. Anası onun halini gördükçe içi parçalanıyor ama soramıyordu da kızına neyin var diye.
Bir gün Hümeyra tarlada bayıldı. Köydeki doktora gittiklerinde doktor açlıktan olduğunu ama iyi bir hekime de görünmesi gerektiğini söyledi. Hümeyra, kabul etmedi başka doktora gitmeyi. " Açtım, bitkin düştüm." Deyip geçiştirdi. Ama vücudunda bir şeylerin normal olmadığının da farkındaydı. Kasabaya gitmek istemiyordu ama yine de İsmet'e olan özlemi ağır geliyordu yüreğine.
Bir sabah vakti erkenden yola çıktı kimseye haber vermeden. İçten içe biliyordu duyacağı sözleri. Ama ne durumda olduğunu da merak ediyordu. Bir tarafı da konduramıyordu kendine.
Doktor, muayene etti. " Ciğerlerin bitmiş kızım." Dediğinde Hümeyra neye uğradığını şaşırmıştı. " Nasıl doktor bey? Ben ağzıma sigara sürmüş insan değilim." Dese de doktor ona tek etkenin sigara olmadığını anlatmıştı ama duymuyordu hiçbir şeyi.
Doktor, bir reçete verip onu gönderdiğinde Hümeyra'nın aklında iki şey vardı: Ölüm ve İsmet. Ölmeden önce son kez göreyim. Dedi gözünden bir damla düşerken.
Nereden bulacaktı onu? İsmet'in kasabada yaşayan ablası vardı. Esma, evlenince kasabaya gitmişti. Çeyiz getirdiğinde gelmişti Esma'nın evine. Evde bulurum umuduyla düştüğü yolda, birkaç kez yol tarifi almış ve varmıştı gitmek istediği yere.
Esma, kucağında küçük bebeğiyle kapıyı açınca Hümeyra'nın da gözünden yaşlar süzülmüştü o an. Yol boyu sıkmıştı kendini, bazen korkmuş koluna astığı çantasını daha sıkı kavramıştı o zamanlarda.
Esma, Hümeyra'yı karşısında görünce şaşırmış, tanıdık birini gördüğü için de sevinmişti. İçeri çağırdı, yemek vereyim dedi. Hümeyra kabul etmedi. Kapının eşiğinde bir bardak su içip İsmet'in adresini aldı. İsmet, bir bakkalda çıraklık yapıyordu. " Allah'a emanet olun." Deyip yeniden düştü yola. Yolun köşesinde kalan bakkal tam karşısında kaldığında İsmet'i bakkalın önünde görmüştü.
İsmet, başını kaldırdığında karşıdan paltosuna sarılmış Hümeyra'yı görünce öylece kaldı. Önce onun olup olmadığı anlamaya çalıştı. Hümeyra yaklaştıkça içinde de bir kıpırtı kendini belli ediyordu. Elindeki sigaranın külü ıslak yere düşüp cız diye bir ses çıkınca bir eline bir de karşısında dikilen kıza baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVEY (Tamamlandı)
General FictionSeksenlerin başında, küçük bir şehrin iki ayrı köyünde yaşayan iki genç. Kendi hayatlarına seyirci kalmış ve başkalarının tercihlerini kendilerine şükür sebebi etmiş iki hayat birleştiğinde daha katlanılabilirdi. Çünkü, yarım kalmış bir hayatı an...