Selammmmm <3
İlk kitabımızın finaliyle geldim sizlere ♡
Bölümü okurken oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, yorumlarınız beni motive ediyor.
Keyifli okumalar!
🖇️
AŞKA SÜRGÜN
1. KİTABIN FİNALİ
30. BÖLÜM "RUHTA AÇILAN YARALAR"
Güven, bana göre bu hayatta en riskli duyguydu. Birine güvenmek demek risk almak demekti, çünkü en nihayetinde hepimiz insandık ve bir yerde hata yapıp birinin güvenini boşa çıkarabilirdik. Buna rağmen eğer biri bize güveniyorsa o artık güvenden de öte bir şey oluyordu, teslimiyet gibi...
Ben, Pars'a güvenmiştim. Bana zarar gelmesine asla izin vermez demiştim. Pars ise Ayşin'e güvenmişti, o asla böyle bir şey yapmaz demişti ve ikimizin de güveni boşa çıkmıştı. Bundan zarar gören ise yine yalnızca ben olmuştum.
Gözlerim, bulunduğum hastane odasının içinde gezinirken neden yalnız olduğumu, neden hiç kimsenin yanımda olmadığını anlamaya çalışıyordum. Bir yandan da delicesine beni yine bir hastaneye kapatıp tamamen yalnız bırakmış olmalarından korkuyordum.
Bu korkum kalkacak hâlim olmamasına rağmen kalkmak istememe neden olurken yatağın kenarlarından destek aldım ve doğruldum. Daha sonra da kendimi biraz zorlayıp ayaklarımı yataktan sarkıttım ve ayağa kalktım.
Kalkar kalkmaz başım döndü, yatağın kenarına yeniden oturmak zorunda kaldım. Gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalışırken odanın önünden gelen sesleri duydum. Bu yüzden bir kez daha ayağa kalkmaya çalıştım ama başarılı olamadım, başım yine döndü, oturup kaldım.
Yeniden gözlerimi kapatıp baş dönmemin geçmesini beklerken dün gece olanları düşünmeden edemedim. O kadın bana bir iğne yapmıştı ve sanırım şu an o iğne yüzünden ayağa bile kalkamayacak durumdaydım. Tamam ama ne yapmış olabilirdi ki? Hem beni hastaneye kim getirmişti? Bana bunu yapanın o kadın olduğunu öğrenmişler miydi acaba? Yoksa kaçmış mıydı kadın?
Bu sorular zihnimin içinde dönüp dururken daha fazla dayanamadım ve başım dönüyor olsa da ayaklandım, zorlukla kapıya doğru yürüdüm. Bir ara düşecek gibi oldum ama dengemi sağlamayı başardım, yürümeye devam ettim.
Ben daha odanın kapısına ulaşamamışken kapı bir anda açıldı. Devam etmek yerine olduğum yerde kalıp içeriye giren adama baktım. Bu adamı daha önce Pars'ın yanında gördüğümden emindim.
"Ayliz Hanım," diyerek telaşla yanıma geldi. "Ayağa kalkmanız doğru değil, oturun lütfen," dedi ama oturmayı hiç istemedim.
"Babamla Pars nerede?" diye sordum, sesimin çok kötü çıkmasına engel olamadım.
"Onların biraz işi var." Aldığım bu cevapla kaşlarımı çattım. Ben hastanedeyken ne işleri olabilirdi ki? Hadi Pars'ı geçtim babam beni nasıl yalnız bırakmıştı? Bu düşünce kalbimi kırarken belki de o kadının peşine düşmüşlerdir diye içimden geçirdim. Bana zarar verdikten sonra kaçmış olabilirdi, şimdi de babamlar onu arıyordur belki de.
Bu düşünce beni sakinleştirirken adamın "Ayliz Hanım," dediğini duydum ve gözlerimi yeniden ona çevirdim.
"Bana ne oldu?" diye sordum yine istediğini yapıp oturmak yerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA SÜRGÜN
Teen Fiction"O Doğu'ysa ben Batı'ym." "O siyahsa ben beyazım." Diye haykırdı genç kız. Fakat bu cümleleri kurarken bu hikâyenin aslında Doğu'yla Batı'nın kavuşmasını, siyahın beyaza karışmasını anlattığını bilmiyordu. Öğrendiğinde ise hiçbir şey eskisi gibi ol...