22.BÖLÜM "YALNIZLIK HİSSİ"

10.5K 1.1K 1.6K
                                    

Selam :)

Yeniden bir aradayız, bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.

Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Sizinkileri de bekliyorum.❥

Bölüm sınırımız 900 oy ve 1500 yorum. Lütfen sadece düşüncelerinizi belirten yorumlar yapın. Üst üste raandomlar, emojiler atmayın <3

Keyifli okumalar.♡

gizzemasllan Instagram: gizzemasllan

.

.

.

22. BÖLÜM "YALNIZLIK HİSSİ"

Yalnızlık, bazen canımızı o kadar acıtır ki ağlamak bile geçirmez bu acıyı. Şimdi o anlardan birindeydim. Kendimi o kadar çok yalnız hissediyorum ki ve canım bu yüzden o kadar çok yanıyor ki böyle hissetmeme neden olan herkesin de canının yanmasını istiyorum. 

Sanki bir başkasının da benimle birlikte canı yanarsa acım azalacak gibiydi. Fakat öyle olmamıştı işte, azalmamıştı içimdeki acı ya da kurduğum birkaç cümle Pars'ın canını yakmamıştı.

Şimdi düşünüyorum da cümlelerim neden onun canını yaksın ki? Beni seviyor, bana karşı bir şeyler hissediyor, kıskanıyor olsaydı belki o zaman bu şekilde onun canını yakabilirdim. Fakat şimdi durum farklıydı, bana karşı hissettiği tek duygu koruma duygusuydu. Bu yüzden de yapabildiğim tek şey onu öfkelendirmek olmuştu. Bu da benim için yeterli olmuyordu.

Çünkü hissettiğim bu acının karşılığı öfke değildi, olamazdı.

Oturduğum yatağın kenarından kalktım, pencereye gittim ve dışarıya baktım. Pars'la konuşmamızın üzerinden çok fazla geçmemişti, belki 3 belki 5 dakika olmuştu. Fakat hâlâ bahçeye inmemişti, görünürlerde yoktu. 

Neredeydi acaba?

Bunu düşünürken derin bir iç geçirdim. Yalnızlık, yetersizlik hissi içime çökmüştü ve bu hisler bana ağır geliyordu. Çünkü daha önce hissettiğim duygular değildi bunlar. 

Ben, ilk defa böyle hissediyorum ve bu hisle nasıl başa çıkabileceğimi bilmiyorum.

Bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum, sanki bu hislerden beni kurtaracak bir şeyler var gibiydi. Fakat ben onların da ne olduğunu bilmiyorum ve bu bilinmezlik içinde acı çekerek oradan oraya savrulup duruyorum.

Dolu gözlerimle bahçedekileri izlemeye devam ettim. Ne ara çıkmışlardı bilmiyorum ama hepsi bahçedeydiler ve kahve içiyorlardı. Fakat Pars hâlâ yanlarında değildi, sahiden neredeydi bu adam? Konuşmamızdan sonra öfkeli de olsa çoktan bahçeye çıkmış, onların yanındaki yerini almış olması gerekiyordu. Çünkü onun yeri, onların yanıydı. 

Benim ise orada bir yerim yoktu, kendimi onların dışında hissediyordum. 

Onların yanında bana ait bir yer yok gibiydi. Fakat bir yandan da gerçeğin bu olmadığını biliyorum ama böyle hissediyorum, böyle hissediyor olmak benim suçum muydu? Yoksa bana böyle hissettiren onlar mı suçluydu? İşte bu sorunun cevabını bile veremiyorum kendime.

Kollarımı göğsümün altında birleştirdim, başımı cama yasladım ve uzaktan gülüp eğlenerek sohbet etmelerini izledim. O an aklıma bir kez daha Pars'a söylediklerim geldi. Bir an için acaba imzalamayacağım derken hata mı yaptım diye düşünmeden edemedim. Fakat hata da olsa içimden bunu yapmak geliyordu ve hata olması bile umurumda değildi. Zaten bu zamana kadar çok hata yapmıştım, bu da onlardan biri olurdu işte. 

AŞKA SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin