47.BÖLÜM "YOK SAYILMAK"

2.2K 285 504
                                    

Selam :)

Yeniden bir aradayız, bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.

Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Sizinkileri de bekliyorum.❥

Bölüm sınırımız yine 500 yorum, sınır dolduğunda hemen bölüm gelecek ♡

Keyifli okumalar.♡

Instagram: gizzemasllan

.

.

.

47. BÖLÜM "YOK SAYILMAK"

Gözlerimi Pars'ın hayal kırıklığıyla bakan yeşil gözlerinden çekemezken onu bu hâle düşürdüğüm için canım o kadar çok yanıyordu ki bu acıyla kendimden nefret ediyordum. O ise bunu fark etmeden dakikalardır olduğu gibi sessizce aynı ifadeyle gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu.

Dayanamayıp "Bakma bana öyle n'olur," dedim yalvarırcasına. "Biliyorum çok kızgınsın şu an, hatta..."

"Kızgın değilim," diye araya girdi dümdüz bir ses tonuyla, az önceki hâlinden sonra bu hâli bana o kadar yabancı geldi ki canım bir de bunun için yandı.

Bu yüzden bir kez daha "Özür dilerim," dedim, hüngür hüngür ağlamamak için kendimi zor tuttum. Sanki hayır cevabını ben ona değil de o bana vermiş gibi abartılı bir ruh hâli içindeydim ama bunun abartılı olduğunu çok iyi bildiğim hâlde kendime engel olamıyordum. Çünkü ilk kez böyle bir anın içindeydik. İlk kaz canı yanan taraf değil, can yakan taraftım ve karşımdaki âşık olduğum, kendimden çok sevdiğim adam olduğu için benim de canım yanıyordu.

"Neden özür diliyorsun?" Ses tonu hâlâ dümdüzdü.

"Seni üzdüm ama ben..."

"Ama sen yapamazsın," diyerek benim söylemek istediğimi, o söyledi. "Haklısın." Haklısın mı? Bu, şu an için ondan duymayı beklediğim son şey bile değildi. "Senin suçun değil, benim suçum."

"Pars..."

"Gerçekten benim suçum," diye girdi araya. "Doğru söylüyorsun, doğru zaman değildi." Sessiz kaldım, o ise devam etti. "Her şey çok fazla üst üste gelmişti, çözümün sadece bu olduğunu düşünmüştüm." Bana doğru bir adım attı ve yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"İstememekte sonuna kadar haklısın, her şey bir yana yanlış bir düşünceyle alınmış bir karardı." Anlamsızca baktım ona.

"Son çaremiz olduğu için ya da her şey düzelsin diye değil, gerçekten istediğimiz zaman da olması daha doğru olacaktı."

Sanki düşüncelerimi okumuş gibiydi, benim ona söylemek istediklerimi ama söyleyemediklerimi en doğru cümlelerle açıklamıştı. Garipti ama sanki beni, benden daha çok anlıyor gibiydi.

"Şimdi değil belki ama doğru zamanda ve en doğru anda," derken kendisini onaylamamı bekliyor gibiydi.

Bu yüzden "Doğru zamanda ve doğru anda," diye onayladım ben de onu ve sanki o an gözlerindeki o hayal kırıklığı yok olmuş gibiydi ya da yok olduğunu düşünmemi istediği için elinden geleni yapıyordu.

"O zaman bu konuyu bir daha konuşmak yok," dediğinde başımı sallayıp sessiz kaldım. Bir yanım hâlâ gözlerinin içinde gördüğüm o ifade yüzünden acı çekerken bir yanım sanki rahatlamış gibiydi. Çünkü on dakika öncesine kadar içimde var olan korku, şimdi yoktu.

AŞKA SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin