İkinci bölüm sizlerle umarım yorum ve vote gelir
🌙
İki gündür derin düşüncelerle boğuşuyordum. Eda hanım mehmet bey ve doktorla görüştüğüm gün üzerinden iki gün geçmişti. Dün hastaneye sonuçları öğrenmeye gitmemiştim, gidememiştim annem arayıp beklediğim sonucu ben okuldayken söylemişti. Onların kızıydım. İnternetten baktığımda aslında çocukların karışma ihtimalleri hastanelerde çok düşük bir ihtimal değildi.
Yine de garipti. Bunun benim başıma gelmesi. Aslında sadece benim başıma gelmemişti iki aileyide etkilemişti. Annem eda hanımın telefon numaramı istediğini kendisininde verdiğini söylemişti. Bunu söyledikten sonra yüzümü dikkatle izlemiş vereceğim tepkiyi merak etmişti fakat hiçbir şekilde ona bir tepki vermemiştim.
Şimdilik çocukların büyüdükleri ailelerinin yanında kalmasında karar kılmışlardı. Annem ve babamdan anladığım kadarıyla öz kızlarını sevmişlerdi. Fakat yine de beni bir köşeye de atamıyorlardı. Ebeveynlerimi en çokta bu yüzden anlayamıyordum. Bazen beni çok sahipleniyorlardı bazende bir çöpten farksız davranıyorlardı.
O anda elimde sildiğim bardakla duraksadım. Beni istediklerinden değildi, getirdiğim paradan dolayı gitmemi istemiyorlardı. Fark ettiğim gerçek tokat gibi yüzüme çarparken burnum ve dudaklarım yandı. Ağlamamak için direnç gösterdiğimde hep yanardım. Elimdeki bardağı tezgaha bırakırken arkamı döndüm ve lavaboya gitmek üzere bar tezgahından çıktım. Dans eden insanların arasından büyük bir yıkımla zar zor geçtikten sonra lavaboya vardım kendimi anında lavaboya kilitlerken klozetin kapağına oturdum.
Ben farklı sanmıştım. Ne olursa olsun beni seviyorlar sanmıştım. Göz yaşlarım hızlandırken elimle ağzımı kapattım. Bu aslında iki günde öğrendiğim gerçeklerin patlamasıydı.
Hiçbir yere sığamıyor yok oluyordum sanki. Ama kimse beni görmüyordu göremiyordu.
Yine hayalet rolünü çok güzel oynuyordum.
🌙
Yazardan;
Kırcanların evindeki akşam yemeği üç haftadır olduğu gibi bu akşamda sessizdi. Normalde şakaların kahkahaların havada uçuştuğu sofra ölüm sessizliğiyle kaplıydı.
Çorbasına kaşığını koyup çıkaran yiğit daha fazla dayanamadı. "Nereye kadar böyle devam edecek?" dediğinde sorusunu anne ve babasına sormuştu tüm masa ilk önce soruyu soran yiğite sonrada anne ve babasına döndü. Eda hanım ve mehmet bey bakıştı. Mehmet bey sıkıntılı bir nefes bırakıp oğluna döndü. "Mutlu ne zaman hayatında bir şeylerin değişmesini isterse"
O anda masada olan durunun morali bozuldu. Arkasına yaslandı. 3 haftadır olduğu gibi masada yine mutlu konuşulacaktı.
"İstemiyorsa istemiyordur. Kimseyi zorlayamayız" diyen ikinci çocuk turandı. Ali Turan.
"İsteyip istememekle alakası yok ki o bizim gibi 3 hafta önce öğrenmemiş, dna testinin yapılacağı gün öğrenmiş" dedi eda hanım kızını anlama iç güdüsüyle. Savunmak istefi mutluyu. Masadaki herkes şaşırdı. "İyi de ailesine 3 hafta önceden haber verilmemiş miydi?" dedi mutlunun ikizi kaan.
"Öyle verilmişti ama ona daha yeni söylemişler. Çok kötüydü o gün elleri durmadan titriyordu. Titrediğini görmeyelim diye durmadan cebinde tutuyordu ellerini" eda hanımın sesi üzüntülüydü bütün çocukları fark etmişti bunu. Ali turan annesinin üzülmesi yüzünden daha da gerildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benlik
Teen FictionMutlu için hayat her zaman ayaklarına bağlanmış ağır taşlara rağmen yüzmek gibiydi. Öyle imkansız bir şeyi yapabiliyordu. Tek başına. "Bakın, benden ne iyi bir evlat, ne iyi bir kardeş ne de iyi bir abla olur. Beni görmezden gelmek her zaman daha k...