Selamlarrrr
Satır arası yorumlarınız aşırı motive ediyor umarım bundan eksik bırakmazsınız
Öpüldünüz.
🌙
Hocanın ağzından çıkan her bir kelimeyi yazarken Kaan yine aynı şekilde yanımda uyuyordu. Bakışlarım kısa bir anlığına ona deydikten sonra tekrar işime döndüm. Tarih dersini severdim. Sayısal bölümde olduğum için daha az görüyordum.
Hoca sonunda konusunu bitirdiğinde gözleri beni buldu. "Mutlu teneffüste odama gel" sınıftan birkaç kişi de bana dönerken sadece başımı salladım. Tarih hocamız aynı zamanda okulun danışman hocasıydı. Kerem Hoca. Atakan'a bunun nasıl olduğunu sorduğumda hocanın psikoloji diploması olduğunu ama tarih okuyup bu mesleği seçtiğini söylemişti. Sevdiği şey yapmayı seçmişti yani.
Hocanın beni çağırması Kaan'ı uykusundan uyandırırken bana döndü mahmur gözleriyle "neden çağırıyor ki seni?" omuz silktim. "Dersle alakalıdır herhalde sonradan geldim ya" dediğimde zil çalmıştı. Kerem Hoca sınıftan çıkarken bende defterimi ve kalemlerimi toplayıp ayaklanmıştım. "Gidiyorum" dediğimde Kaan da yerinde ayaklanınca duraksadım. "Beraber gidelim"
"Kaan yeter. Ebeveynim değilsin okulda sürekli peşimde dolaşma başıma bir şeyler gelmeside senin suçun değil. Aynı yaştayız biz" yüzüme sıkıntıyla baktı birkaç saniye gözlerimde pes etmemişliği görmüş olacak ki nefesini bırakıp kafasını salladı. "Bahçeye çıkacağız o zaman çocuklarla gelirsin" kafamı olumlu anlamda salladım ve sınıftan çıkarken bana bakan Atakan'a gülümseyip çıktım.
Selim ise bugün çok bakmıyordu bana. Bir sorun var gibiydi. Onu da soracaktım ona.
Sude ve biricik korumacı abisi okula gelmiyordu. Anneme konuyu sormak istemiyordum. O da ben sormadıkça söylemiyordu ama bir yanım hallettiğini ya da halletmeye çalıştığını biliyordu. Sezgin Özel Koleji bir beni sığdıramamıştı bu okula. Geldiğmden beri problem yaşıyordum.
Kerem Hoca'nın kapısına gelip tıkladığımda gir komutuyla içeri girdim. Ferah bir odası vardı pencerenin pervazları çiçeklerle doluydu. Bana karşısındaki koltuğu gösterdiğinde oturdum. "Annenle konuştum Mutlu. Bana sudeyle ilgili bir şeyler anlattı. Senden anlatmanı istemiyorum. Sadece nasıl olduğunu sormak istiyorum" yüzünü izledim birkaç saniye ardından sadece "iyiyim" dedim. Onunla bu konuyu konuşmak istemiyordum. Evde bile annem hariç kimseyle konuşmamışken öğretmene anlatmak mantıksız geliyordu.
"Emin misin? Bir sıkıntın varsa bana diyebilirsin"
"Eminim. Teşekkürler" sıkıntıyla yüzüme baktı. Beni konuşturmayı düşünüyordu sanırım. Morali bozulmuş gibiydi. Umursamadan yerimden kalktım. "İyi dersler" deyip cevap vermeden yerimden kalktım. Odasından çıktığımda derin bir nefes bıraktım. Erkekler konusundaki gerginliğim geçti sanıyordum ama sadece Kırcan erkeklerine özel bir şeymiş bir de selim ve atakana.
Koridorda ilerlemeye başladığımda sağ taraftan gelen gülüşme sesleri kulağımı tırmalarken sadece suratımı buruşturdum fakat duyduğum sesle adımlarım durdu. "Bu renk sana çok yakıştı, açtı seni" şuleydi bu. Beni merdivenlerden iten.
"Ay ne anlatıyorsun bu sağıra şu mor farı da sürelim" bu sesi tanımıyordum. Fakat kurduğu cümleden sonra itişip kakışma sesleri geldi. "Rahatta durmuyor ezik. Sanki sesi çıkacakmış gibi" adımlarım anında o tarafa yönelirken normalde asla yapmayacağım bir şeyi yapıyordum. İşin ucu bana dokunmadıkça yanımda adam öldürseler bile dönüp bakmazdım ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benlik
Teen FictionMutlu için hayat her zaman ayaklarına bağlanmış ağır taşlara rağmen yüzmek gibiydi. Öyle imkansız bir şeyi yapabiliyordu. Tek başına. "Bakın, benden ne iyi bir evlat, ne iyi bir kardeş ne de iyi bir abla olur. Beni görmezden gelmek her zaman daha k...