Yazar hanfendinin sınavları yeni bitti de efendim mazur görünüz lütfennn ama geldim sonuçta değil mi?
Burdayım be burdayım!
Sizde bol yorumlarınızla burada olursanız çok mutlu olurum çünkü sınavlardan bağımsız aşırı kötü bir haftaydı umarım güzel yorumlarınızla yanımda olursunuz
Öptüm efendimmm🤍
Mutlu;
Günlerden cumaydı. Neyseki o iki günlük tatile denk gelecektim. Son kez sabah kalktığımda üniformamı giymiş aynanın karşısına geçmiştim ki kapım çalındı. "Gel" dediğimde sakin bir şekilde açılan kapıdan kafasını uzatan doktorla istemsizce gülümsedim. Gülümsemem benim bile tuhafıma gitmişti o an.
Birini görmek bile insanı gülümsetebiliyordu demek ki...
İçeri adım attığında kollarını açmıştı. İki gün nöbeti vardı ve onu hiç görememiştim. Kollarına atlamamıştım daha sakin ve temkinli adımlarla gitmiş ama beni sımsıkı sarmasına izin vermiştim. Doktor bu hayatta kalbinin iyiliğini gerçek anlamda hissettiğim ikinci kişiydi. Birincisi serpil ablaydı ikincisi o.
"Günaydın" demişti şiir gibi sesiyle. Aynı şekilde karşılık verdiğimde ayrıldık. "Çok yorgun gözüküyorsun" dediğimde saçımın üstünü okşayıp "ee doktor olmak kolay değil, sende ileride doktor olunca anlarsın"
"Unutmamışsın" dedim şaşkın sesimle. İlk tanıştığımızda kendimi tanıtırken demiştim doktor olmak istiyorum diye.
"Sana bir şey derim diye ürkek bir şekilde doktor olmak istiyorum demeni nasıl unutabilirim ki... Sen benim iftiharımsın. Hem en çok bana benzeyen kardeşim hemde meslektaşım" dediğinde heyecanla yerimde kıpırdandım.
"Onur duyarım efendim" dediğimde elleriyle yanaklarımı sıktı. "Sabah sabah bu ne tatlılık" omuz silktim. "Sana özel" dediğimde keyifle gülümsedi. Gerçekten sadece ona özeldi. Bir de yiğite.
"Bugün sana örgü yapalım" dediğinde duraksadım. Başta ne dediğini anlamazken aklıma sinir krizi geçirdiğim gece geldi. Çok ördünüz mü durunun saçlarını?
İkimizde aynı şeyi hatırlamanın gerginliğiyle baktık birbirimize.
"Senin saçını örebileceğini biliyorum ama bugün ben yapayım. Gece nöbet aralarında saç örme videoları bile izledim" dediğinde elini ensesine atmış ve gülümsemişti bana. Ayrıca duru ile ilgili olan soruma da cevap vermiş gibi olmuştu. İlk defa benim saçlarımı örecekti.
Doldu yine benim gözler. O ise daha fazla birbirimize bakarsak ağlayacağımı düşünmüş olacak ki beni aynanın karşısındaki sandalyeye oturttu. "Kötü olursa geri bozarız gibi şeyler dememi bekleme o kadar emek vereceğim tüm gün dolaşacaksın o saçla" sulu gözlerim, dudaklarımda hayran bir gülümsemeyle başımı sallayarak onayladım onu.
Ardından eli saçlarıma dokunmaya başladı. Ellerini hissettiğim anda gözümün önüne turuncu saçları kabarık hatta annesi 3 hafta yıkamadığı için bitlenen bu yüzden de tüm arkadaşları ondan kaçan mutlu geldi. O küçük mutlunun canına öyle tak etmişti ki şofben açmayı bilmediği için çeşme suyunu annesinden gizli bir kovaya doldurmuş ve soğuk suyla banyo etmişti hep. Titreye titreye...
Göz yaşlarım akarken aynadan beni gördü ama sesini çıkarmadı. Anlaşılmak benim için her zaman zordu. Bunun zor olmasının nedenlerinden biri de bendim. Çünkü kendimi anlatmadan karşımdaki beni anlasın isterdim. Bunu değiştiremiyordum, bu yüzden de hep kırılıyordum. Ama şimdi doktor ben anlatmadan anlıyordu sanki beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benlik
TeenfikceMutlu için hayat her zaman ayaklarına bağlanmış ağır taşlara rağmen yüzmek gibiydi. Öyle imkansız bir şeyi yapabiliyordu. Tek başına. "Bakın, benden ne iyi bir evlat, ne iyi bir kardeş ne de iyi bir abla olur. Beni görmezden gelmek her zaman daha k...