00.10

9.9K 725 71
                                    

Selamlarr
Hemen ufak bir şeye cevap vereceğim ve son cevabım olacak. Yeni bölümü düzenli bir şekilde yayınlayacak bir hayatım yok maalesef.

Bir bakmışsınız şu an olduğu gibi iki gün içinde bölüm yayınlamışım bir bakmışsınız iki hafta yokum.

Sınavlarım başlamadan önce ne kadar çok yayınlarsam o kadar iyi diye düşünüyorum. Anlayış gösterirseniz beni mutlu edersiniz

Keyifli okumalar🤍

🌙

Mutlu;

"Gerçekten iyiyim eda hanım ufak bir burkulma sadece" dediğimde endişeli gözleri bir anda kızgın bir hal almış ve oğullarına dönmüştü. "Neden hemen haber vermediniz?" kaan ortamdan kaçmak için an kolluyor gibiydi, komiser oturduğu koltuğa daha da yayıldı. O anda açıklama doktora kalmış gibiydi, doktor yerinde dikleşti. "Acil bir şey değildi anne telaş yapmayın istedik"

"Nasıl acil bir şey değildi? Sarılmış ayağı daha kötüsü olabilirdi, sorumsuzluk bu" deyip sesini yükselttiğinde müdahale etmek istedim. "Ben istemedim haber vermelerini eda hanım. Kaç gündür sürekli sorun çıkartıyorum lütfen anlayın" öfkeli bakışları yumuşadı ve saçlarımı okşadı. Halbuki ben böyle bir şey dememiştim ama konu ben olunca daha yumuşak oluyordu. "Sen hiç sorun olur musun bitanem deme bir daha öyle şeyler" ses tonu beni rahatlatırken her bana baktığında kırık kalbim onarılıyor gibiydi.

"Kızına gelince bitanem bize gelince sorumsuzlar" diyen kaandı. Bence annesini benden kıskanıyordu. Eda hanım ona cevap vermek yerine ters ters baktı. "Zaten üstüne basabiliyorum sadece incinmiş." dedim ardından. Tekrar saçlarımı okşadığında salona yiğit girmişti. Kucağında bir paket vardı. Sandalyesini benim yanıma doğru sürdü. Önümde durduğunda bende dikleştim.

"Geldiğinden beri uğraşıyorum bununla. Sana benden özel bir şey vermek istedim" deyip küçük paketi bana uzattığında şaşırmıştım. Ne diyeceğimi bilemedim ve teşekkür ederek aldım elinden. Küçük kutuyu açtığımda bir kolye görmüştüm. Ucunda yeşil dört yapraklı yonca varken yanları incilerle süslenmişti. "Bu...bu çok güzel. Sen mi yaptın?" dediğimde kafasını olumlu anlamda salladı.

"Bence sen bizim için şans gibi bir şeysin. Geldiğinden beri herkes eksiksiz sofrada oturuyor. Tartışılsa kavga edilse bile bir aradayken oluyor. Senden önce öyle değildi annem ve babam haricinde sadece ben ve kaan abim olurduk sofrada. Abilerimin yüzünü çok görmezdim. Ama sen geldiğinden beri hep bir aradayız. Uğurlu geldin. Bende bunu yaptım sana"

Söylediği her bir kelime beni dumura uğratmıştı. Oysa ben başlarına bela olduğumu düşünüyordum. Ayrıca bana şansımız demesi üvey annemin bana uğursuz diyerek bağırmalarını hatırlatmıştı. Bu hayatta birilerinin şansı olabilir miydim gerçekten?

Odada sessizlik oldu bir süre ardından titreyen ellerimle kolyeyi aldım. "Takar mısın?" deyip yiğite uzattım. Ondan takmamı istemem onu afallatmıştı ama onayladı beni bende saçlarımı toplayarak arkamı döndüm ona kolyeyi taktığında bıraktım saçlarımı. Kocaman gülümsedim. İşte o anda evdeki herkes gamzeme şahit olmuştu. "Yakıştı mı?" diye yiğite sorduğumda gözleri gülümsememde olmasına rağmen "çok" demiş o'sunu uzatmıştı.

"Oha senin gamzen mi var?" diyerek ortamın romantikliğini bozan her zamanki gibi kaandı. Onu umursamadan yiğite bakmaya devam ettim. O kadar anlamlıydı ki bu kolye. Yiğitin ellerini tuttum. "Teşekkür ederim. Çok beğendim ve hiç çıkarmayacağım" utanarak gülümsedi bana ve annesine baktı eda hanımın burun çekme sesi gelirken ona döndüm. Ağlıyordu.

BenlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin