Merhaba hepinize umarım bölümden keyif alırsınız
Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim
Keyifli okumalarYazardan;
Kapısı çalınan Mutlu takılı olan kulaklığından dolayı duyamamıştı. Olayın üzerinden 2 gün geçmişti ve okula gitmek istememişti. Derslerden geri kalma endişesi yaşarken onu şaşırtan şey her akşam Kaan'ın gelip gün içinde işlenen tüm ders notlarını ona vermesiydi. Halbuki Kaan derslerde sürekli uyur ve not tutmazdı. Onun için tutmuş ve hatta altını çizip Mutluya özel not aldığı yerler bile olmuştu.
Mutlu ise kahvaltıya inmek istememişti. Saat öğleden sonra 2 idi. Garip bir şekilde Akgün onu hiç darlamamıştı. Oğuz abisi de 2 gündür nöbetteydi. Mutlunun kapısını çalan Oğuz tepki alamadığından kapıyı yavaşça açmış ve başını odadan içeri sokmuştu. Kardeşi kulaklığıyla yatağında uzanmış ve tavanı izliyordu. İçeri girdi ve ona doğru adımlayıp kendini gösterdi.
Oğuzu gören Mutlu yerinden doğruldu hızla ve yatakta ayaklandı Oğuzun boyunu biraz geçmenin avantajıyla boynuna atladı. Kulaklığı çoktan çıkmıştı. Hevesle boynuna atlayışı Oğuzu gülümsetirken "çok mu özlenmişim ne?" demişti. Mutlu bir şey demeden sarılmaya devam ederken şarj oluyormuş gibi hissediyordu. O sırada odaya biri daha girmek istemişti ama kapıdan gördüğü görüntü ile vazgeçmişti.
Turan sımsıkı sarılmış ikiliyi birkaç saniye izledi. Mutlu bu eve ilk geldiğinde biri koluna bile dokununce tedirgin oluyor titreyen ellerini sürekli saklamaya çalışıyordu. Çok değişmişti. Hoş düşününce evdeki herkes onun gelişiyle değişmişti. Bir tek o aynı kalmıştı. Bunun iyi bir şey mi kötü bir şey mi olduğunu anlayamazken kapıya arkasını döndü ve odasına girdi. Halbuki ilk defa Mutlunun odasına girecekti.
Mutlunun ise hissettikleri başta yabancı gelsede Oğuz'a ve ona olan sevgisine alışmış gibiydi. "Kahvaltıya gelseydin ellerimle besleyecektim seni" dedi Oğuz kardeşini havada kucaklamaya devam ederken. "Böylesi daha güzel" diye mırıldandı Mutlu. Herkesin içinde ona sarılmaya çekinebilirdi çünkü. Sonunda ayrıldıklarında yataktan da inmişti. "Bu devirde kendini odaya kapatmak mı kaldı?" diye sordu Oğuz.
"Ne yapılıyormuş ki bu devirde?"
"Dağa çıkılır, bağırılır odun kesilir" alayla gülümsedi Mutlu. "Tabii sen arada adam da kesiyorsun" ameliyatlarına gönderme yapmıştı. "İş o canım" dediğinde Mutlu ona inanmazcasına baktı. Oğuz sanki çevrelerinde biri varmış gibi odayı kontrol etmiş ardından Mutluya bir adım yaklaşarak fısıldamıştı "aramızda kalsın arada rahatlatıcı oluyor" biliyordum dermişçesine gülümsedi Mutlu.
"Ee beyefendi tanıyoruz artık sizi" dediğinde Oğuzun gözüne o kadar tatlı gelmişti ki elleriyle kardeşinin yüzünü avuçlayarak sol yanağından öptü. Mutlu ani öpüşe şaşırırken içi sıcacıkta olmuştu. "Hazırlan bakalım pikniğe gidiyoruz"
"pikniğe mi?"
"Evet ailecek hem de" garipsedi Mutlu. Neredeyse 2 aydır bu evdeydi. Aile kelimesini kimse ağzına çok almazdı. Fakat o da artık o kurumun içinde gibiydi. "Hava soğuk değil mi?" diye sordu. Aralığın sonuna gelmişlerdi. "Diğer günlere göre bugün daha iyi hem mangalın tadı soğuk havada bir başka oluyor. Eşyalar hazırlandı yarım saate herkes aşağıda olacak" kafasını salladı Mutlu. Uyumsuz biri değildi. Hem belki piknik iyi gelirdi. Vedalaşan ikiliyle Oğuz odadan çıktı.
Mutlu ise siyah taytını giyip üstüne uzun pembe swetshirtünü giymişti. Kolyeleri ve bilekliğinden başka takı takmak istememiş aynanın karşısında yabaklarına allık ve dudaklarına da nemlendirici sürerek yüzünü canlandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benlik
Teen FictionMutlu için hayat her zaman ayaklarına bağlanmış ağır taşlara rağmen yüzmek gibiydi. Öyle imkansız bir şeyi yapabiliyordu. Tek başına. "Bakın, benden ne iyi bir evlat, ne iyi bir kardeş ne de iyi bir abla olur. Beni görmezden gelmek her zaman daha k...