Hopp ertesi güne de bir yeni bölümmm
Şaşırdınız dimi? Hoş bölüm uzunluğuna bakınca son iki bölümü bir bölüm olarak düşünebilirsiniz.
Ve bu bölüm biraz gerekli bir bölümdü. Mutluyu her yönüyle tanıyıp kabullenmeniz önemli.
Zaten bir anda hop tüm abilerle aramız mükemmel olmayacak. Elimden geldiğince gerçekçi yazmaya çalışıyorum ve birkaç haftada can ciğer olunması saçma geliyor.Kendi ailelerimizle bile her zaman iyi anlaşamıyorken bambaşka hayatlarda büyümüş kişileri bir anda can ciğer sorunsuz yazsam garip olurdu zaten.
Ay ne konuştum be... Gidiyorum ben keyifli okumalar
🌙
Mutlu;
"Sigarayı bırakman için bir doktorla görüşeceğiz" diyen komiser iyice sinirlerimi zıplatırken oturduğum salon koltuğunda ayağa kalktım. "Yeter. Sigaranın iyi bir bok olmadığını bende biliyorum ama tiryakisi değilim bir paketi üç günde bitiriyorum ve şu anda bırakmak istemiyorum" yayıldığı koltukta kendini topladı evde o ben ve yiğit haricinde kimse yoktu. Yiğitte odasındaydı muhtemelen.
"Bırakmak istemiyorum diye bir şey yok mutlu. Sana zarar veren her şeyden kurtulacaksın"
"İlk sizden başlayalım o zaman" deyip dilimi tutamadığımda şaşkınlığını yüzüne yansıtmıştı. Dediğim şeyden anında pişman olurken geri adım atmamayı kendime tembihledim. Oturduğu yerden kalktı. Sustu bir süre her zaman sert ve dik duran komiser ne diyeceğini bilemedi sanki. Sonunda doğru soruyu bulmuş gibi konuştu. "Ne zararımız olmuş sana?"
Öfkemin hedefi olacaktı. Sorduğu sorularla hep üstüme gelmesiyle bu evde her zaman öfkemin hedefi o oluyordu zaten. "Farkında değilsiniz ama hepiniz beni istediğiniz kız kardeş profiline çevirmeye çalışıyorsunuz. Bu evde yaşayacaksın mutlu, işi bırakacaksın mutlu, bu okula gideceksin mutlu, bunu yiyeceksin mutlu, yanında kim var mutlu, sigarayı bırakacaksın mutlu. Hep sorguluyor yetmiyor yapmam gerekenleri söylüyorsunuz"
"Senin iyiliğin için" dediğinde dolmuş gözlerimle kafamı salladım.
"Biliyorum gerçekten benim iyiliğim için olduğunu biliyorum ama bana hiç seçme şansı bırakmıyorsunuz. Bu durumda eski ailemden tek farkınız bana bağırmamanız oluyor" o an sinirlendiğini hissettim. "Bizi o şerefsiz herifle aynı kefeye mi koyuyorsun?" kafamı olumsuz anlamda salladım. Dediklerimi anlamıyordu anlamak istemiyordu. Yormuştu beni.
Komiser beni hep yoruyordu. Yanındayken kimsenin bana zarar veremeyeceğinden emindim abim olmasını istemesine çaba göstermesine minnettardım ama hep yanlış yerlere takılıyor ve beni yoruyordu. O anda odaya bir anda kolunda çantasıyla kaan girdi.
"Abi mesajda selimi sormuşsun bana nasıl tanımazsın birkaç defa yan yana bile geldiniz" derken çantasını odanın köşesine atmış ve ayakta duran bize bakmıştı. "Niye erken döndünüz noldu?"
O anda kaanı umursamadım ve komisere döndüm. "Bana inanmadın" dediğimde gözlerini sıkıntıyla yumdu ve sağ eliyle alnını ovdu. "Öyle değil emin ol-"
"Yalan söyleme!" diye bağırdığımda kaanın yanıma yaklaştığını hissettim. "Selim kaanın arkadaşı diye sana söylediğimde bana inanmadın ve kaana sordun. 5 günde bana sonsuz güvenmeni beklemiyorum ama" ama kırılmıştım. Bana en farklı davranan o iken nasıl kırılmazdım? Turan yapsaydı aynı şekil yanmazdı canım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benlik
Teen FictionMutlu için hayat her zaman ayaklarına bağlanmış ağır taşlara rağmen yüzmek gibiydi. Öyle imkansız bir şeyi yapabiliyordu. Tek başına. "Bakın, benden ne iyi bir evlat, ne iyi bir kardeş ne de iyi bir abla olur. Beni görmezden gelmek her zaman daha k...