Selam selam selamm.
Çoğunuz yenisiniz büyük ihtimalle tekrardan hoş geldiniz efendim.Vote ve satır arası yorumlarınızın ki özellikle yorumlarınızın beni yazmam için aşırı motive ettiğinden tekrar bahsedeyim. Bölüm sonundaki soru cevap kısmına katılırsanız hikaye için bana yardımcı olursunuz.
Keyifli okumalar🤍
🌙
Mutlu son derse girmek icin elinde çayla sınıfa doğru yürüyordu. Son dersi tarihti. En sevdiği ders olması biraz daha iyi hissetmesine neden oluyordu. Bir de son dersti tabii. Gün içinde ne kaanı ne de duruyu görmüştü. Derse giren hocalar sadece mutlunun adını ve sevdiği dersi sormuşlardı. Sınıfı da kendi halindeydi. Bu durum sabahki gerginliğinin gitmesine neden olmuştu. Korkutla sigara içtikten sonra hiçbir şey konuşmadan sınıfa çıkmışlar ve bir daha konuşmamışlardı.
Mutlu son merdiven basamağını da çıktığında omzuna çarpan kişiyle birlikte dengesini kaybetmiş ve elindeki çayla birlikte merdivenlerden geriye doğru savrulmuştu. Yuvarlanarak düştüğünde bedeni mermerden darbeler yemiş ve çay yüzünden yanmış en sonunda da merdivenin başında elleri kafasında durmuştu.
Birkaç kızın çığlığı gelirken hissettiği acıdan dolayı gözlerini açamadı mutlu.
"Mutlu!" diyerek endişeyle ona bağıran sınıf başkanı haleydi. Yerde sırt üstü yatan mutlunun yanına hemen diz çökmüştü. "Kendinde misin?" mutlu gözlerini araladı ve sakince "evet" dedi. Yüzünün sağ tarafı yanıyordu. Çay oraya denk gelmişti. Ayrıca bacağı ağrıyordu. "Revire haber versenize izleyeceğinize! Mutlu bana bak, bir yerin özellikle çok ağrıyor mu?"
"Bacağım" diye mırıldandığında çevresindeki kalabalığı göremeyecek kadar acı çekiyordu. "Tamam sakinleş başına darbe almaman iyi olmuş birazdan gelir görevliler hareket etme sen" diyerek mutluyu sakinleştirmeye çalışan halenin haline gülmek istedi mutlu, asıl sakin olmayan oydu.
O anda da revire doğru koşan öğrencilerden biri kaanın dikkatini çekmişti. "Selma abla yeni kız merdivenlerden yuvarlandı hareket edemiyor çabuk gel" kaanın yanındaki selimde aynı şeyi duyduğunda kaan selime hiç bakmadan hızla merdivenlere yönelmişti. Büyük bacaklarıyla 2'şerli çıktığı merdivenlerin 3.üncü katında gördüğü kalabalığı elleriyle iktirdi ve en sonunda yerde yatan ikizini gördü.
Telaş tüm bedenini sararken nefesi daha da hızlandı. "Açılın lan!" diye etraftaki kalabalığa bağırırken mutlunun yanına diz çöktü ve elini tuttu. Mutlu hiç hoşlanmasada gördüğü tanıdık yüzle biraz daha iyi hissetti. Kaanın arkasından gelen selim ise çalmış zili hatırlatarak etraftaki herkesi kovdu gitmeyenleri omuzlarından iktirdi.
Sonunda hemşire geldiğinde boynumda bir sıkıntı olmadığı anlaşılan mutluyu yavaşça doğrulttular. "Bacağın için hastaneye gitmelisin, ambulansı arayacağım" diyen hemşireyle mutlu gergin bakışlarını kaana çevirirken kaan durumu anlamış gibi müdahale oldu. "Ambulansa gerek yok abim gelecek beraber gideceğiz" demişti. Hemşireyi ikna ettiğinde kolunu mutlunun bacağınından geçirmiş ve sırtından tutarak kucaklamıştı. Mutlu ambulansın gelmesiyle okulda büyük bir olay yaratmak istememişti.
Kaan mutluyu bahçeye doğru taşırken selim ve hale de yanlarındaydı. Kaan duraksı ve selime döndü. "Ara sen" dediğinde selim onlardan farklı yöne telefon etmeye giderken mutlu acısından dolayı nolduğunu anlayamıyordu. Kaan mutluyu banka yavaşça oturttuğunda önünde diz çöktü ve kızarmış ayak bileğini tuttu mutlu anında acıyla inlerken kaan sıkıntılı bakışlarını mutlunun yüzüne çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benlik
Teen FictionMutlu için hayat her zaman ayaklarına bağlanmış ağır taşlara rağmen yüzmek gibiydi. Öyle imkansız bir şeyi yapabiliyordu. Tek başına. "Bakın, benden ne iyi bir evlat, ne iyi bir kardeş ne de iyi bir abla olur. Beni görmezden gelmek her zaman daha k...