Eve geldiğinde işlerini bitirdikten sonra direk kendini yatağına attın ama uykun yoktu.
En kötüsüde buydu; en uyumak istediğin anda uykunun olmaması.
Bazen erkenden yatağa yatar, saçma sapan şeyler düşünürdün. Bu herşey olabilirdi. Bazen ölümü düşündüğün bile olurdu. Nasıl öleceğim acaba diye.
Bıçaklanarak? Araba kazası? Kalp krizi? Kanser? Vurulmak? Boğulmak?
Hepsi kan dondurucu olsa da seni küçüklüğünden beri korkutan bıçakladı... Nedensizce bıçaklardan yada bıçaklanmaktan ölümüne korkmuştun hep. O soğuk metalin derine girmesi ölümüne korkuturdu seni.
Bazen aileni düşünürdün, neden böyleler diye. Bazen acaba onlar normalde ben mi anormalim? Diye düşünecek raddeye geldiğin olurdu. Küçükken Avril'ın ailesine "beni evlatlık alın" diye ağladığını bile hatırlıyordun.
Yada bazı zamanlar çok geç yatardın ama sebebi çok düşünmekti. Düşünmekten gözüne uyku girmezdi bazı geceler. Beynin uyuşurdu resmen düşünmekten. Ya da bazen uyumak istemez ve tüm gece kendini başka şeylerle oyalardın. Bunun sebebi gecenin hiç bitmemesini ve hiç sabah olmamasını istemendi.
O evden uzaktın ama şimdi, ama alışkanlıklarından yeterince uzaklaşamamıştın.
Uyumak, sadece huzurla uyumak istiyorum.
~
( Yn evden gittikten bir hafta sonra)
(İlahi bakış açısı)Bayan Emine boş gözlerle öylece geçen kanallara dikkatini vermeye çalışırken pek başarılı olamıyordu.
Yn bur haftadır yoktu ve dün sorduklarında Avrillerde de olmadıklarını öğrenmişlerdi.
"Bu kız nerede acaba bey?" dedi kocası Mehmet beye
"Aman, hangi bok çukurundaysa orada kalmaya devam etsin. Ne zaman sonra kafamı dinleyebildim."
Emine hanım da aynı fikirdeydi. Kesin gidecek birinin evini bulmuştur o orosbu diye düşünüyordu.
Halbuki kızları ülkede bile değil.
Gerçi bunu bilseler ne değişir ki? O götlerini kaldırırlar mı o koltuktan?
Muhtemelen hayır.
"Doğru diyorsun bey. Muhtemelen o erkek arkadaşlarının evinde falandır o şimdi, elbet eve dönecek. Bir gelsin de ben ona ne yapacağım."
Oysa o bir daha eve dönmemek üzere gitmişti.
( Avriller)
"ANNE O GİTMİŞ!"
Avril elinde mesajı gösterip hıçkırarak ağlarken ailesi onu kendine getirmeye çalışıyordu.
"Haber bile vermedi bana, o kadar mı bıktı? Sadece mesaj var!" Ağlamaya devam ederken neredeyse nefes alamıyordu.
"Kızım dur sakin ol, buluruz onu buralardadır."
Avril acıyla başını kaldırıp annesine baktı, "Almanya'ya gitmiş anne..."
Annesi şaşkınlıkla kocasına bakarken Avril korkuyla onlara baktı,
"Sakın ailesine bunu söylemeyin! O yeni bir hyata başlamak icin gitti ve şimdi iyi olduğuna eminim!"
"Tamam kızım... Söylemeyiz ama bir sakin ol." dedi babası. Yn'yi ne denli sevdiğini çok iyi biliyordu.
"Olamam baba! O benim kardeşim gibiydi." Avril daha sonra ağlamaya devam etti.
Ne olursa olsun onu bulmalıyım diye düşünürken aniden ağlamayı bıraktı ve hızla ayağa kalktı.
"Kızım ne oluyor?"
"Onun yanına geleceğim. Onu bulacağım."
"Kızım ne diyorsun orası Almanya? Seni nasıl bırakalım biz?"
Avril bir şey istese yapmadan asla durmazdı. Ne olursa olsun ailesini de ikna edip Yn'yi bulacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI / TOM KAULITZ
Teen FictionKendini beğenmişin teki! Sana ölüp biten kızların amına koyayım Kaulitz!