Elzem

2.1K 191 47
                                    

İYİ OKUMALAR ❤️‍🩹

Olaylar hiç bir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır bu sadece askeri bir kurgudur.

***************

Çok küçükken öğrenmiştim ki, insanı ayakta tutan şey acı çekmekmiş. Ve bir diğer öğrendiğimse ruhsal acı en kötüsüymüş.

Acı çekiyordum, en kötününü hemde. Elimde bir fotoğraf karesi, iki yıl öncesinden kalan tek hatıram. Meyhane, rakı masası, vişne suyu için Aziz ve şarap için ben haricindeki herkesin elinde rakısı, beyaz kazağımdaki o şarap lekesi.

En sevdiğim kazağımın mahvolmasına aldırış etmeyen ve gözlerimin içi gülen ben, yanımda gözleri benim gülüşümde olan o adam...

Fotoğrafın arkasında bir yazı; yakamozsun sen. Kendi ışığınla parlayansın, belki güzelliğini görenler mehtap der. Ama şunu bil ki doktor, sen benim kalbimdeki, okyanusumdaki en parlak, en göz alıcı yakamozsun.

O gün evden çıkmadan önce, Altemur'un çalışma masasındaki bir kitapta bulmuştum bu fotoğrafı, Hüseyin Nihal Atsız'ın; Ruh Adam kitabından.

Şuan bir nevi aynı kaderi mi yaşıyorduk? Mesela ben Ayşegül müydüm yoksa Güntülü mü?

Yüzbaşı Selim evli bir adamken aşık olmamış mıydı Güntülüye? Evli ve bir çocuğu varken, aşkından hasta olup yataklara düşmemiş miydi? Belki de bu hikayedeki Şereftim ben.

'Tiyatro bitti. Beklemeye lüzum görmüyorum.'
Diyerek intihar eden Şereftim. Bedenim burada ayakta sapasağlam duruyordu belki ama, benim de ruhum intihar etmişti.

Elimdeki fotoğraf karesine son bir bakış attıktan sonra, kitaplığımdan aldığım İçimizdeki Şeytan kitabımın arasınsa koydum.

Üstüme beyaz bir kazak altıma kot bir pantolon giyerek evden çıktım. İstanbulun soğu ile Mardinin soğu bir olmadığından buralarda ekim aylarında bu tarz basit giyiniyordum.

Beni yıkan bir gerçekle yüzleşmiştim dün gece. Sevdiğim adamın baba olucağını öğrenmiştim. Ardından oradan kaçmıştım, kaçarsam kurtulurum bu gerçekten sanmıştım.

Altemur haklıydı, kaçma bir korkak için en iyi çözümdü ancak düşüncelerimin benimle gelmesi benim için çözümden çok zulüm oluyordu.

Arabama bindiğim gibi hızlı bir şekilde hastaneye gelmiş bulunuyordum. Yapacağım ilk eylem kadın doğum uzmanı doktorunun yanına gitmek olucaktı.

Arabadan indiğim gibi felaket tellalımın bana doğru koştuğunu gördüm. Yanıma ulaştığında ise dur dermişcesine elimi hızla yukarı kaldırdım.

"Hayır Tuğçe hiç bir bilgi öğrenmek istemiyorum. Sadece hastalarımın iyi olup olmadığını söyle." Dedim hastanenin kapısından içeri girerken.

"Günaydın hocam. Başlıyorum hemen vurulan hasta iyi bir saat önce uyandı sizi görmek istediğini söyledi. Hamile olan hastayı doğum alanına aldık, şuan serum veriyoruz hastaya. Blok üçteki hasta bu gün taburcu oluyor. İkinci derece yanığı olan hasta bu gün konuşmaya başladı. Burun akıntısı şikayeti ile gelen has-"

"Nefes al! Tuğçe nefes al." Dedim Tuğçenin sözünü bölerek. Eğer ben bölmesem o kendi nefessiz kalarak bayılacaktı zaten.

Acısı Dinmeyen İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin