İYİ OKUMALAR ❤️🩹
Olaylar hiç bir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır bu sadece askeri bir
kurgudur.***************
Bu bölüm Cumhuriyetimizin 100. Yılına özel olarak final bölümünden hemen sonra yazılmıştır.Ey Türk gençliği, diyerek bizlere önderlik eden. korkma diye başlayan marşımızı, korkusuzca okuyabilmemizi sağlayan. Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın diyerek bizlere önem veren, ve her koşulda ülkesindeki kadınların ne kadar önem arz ettiğinden bahseden o adam. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e sonsuz teşekkür(ler) ederim(z).
YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN KENDİNİ TÜRK HİSSEDEN BİNLERCE İNSAN. NİCE 100 YILLARIMIZA. 1♾️ 🇹🇷
***************
Şu an evde yaşanan kaosu, ne ben anlatabilirim ne siz anlayabilirsiniz. Kısaca özet geçecek olursam bu gün Cumhuriyetimizin 100. Yılı. Bu kadar özet eminimki yeter.
"Ya yenge, sen niye benim çocuğumla ilgilenmiyorsun?" Bilal'in sitemle sorduğu soruya karşılık önce ona baktım ardından elimde şişirmekte olduğum, ama nefessizlikten şişiremediğim balona baktım.
"Bana bak Bilal, vallahi çocuk var demem küfür ederim. Zaten balon şişire şişire nefessizlikten ölücem bide sen başlama." Diyerek elimdeki kırmızı balonu yere attım.
"Yenge bi baksana hasta olucak galiba." Bilal tedirgince Oğuz Acara bakıyordu. Acar'ın yanına ulaştım ve elimi minik anlına koydum.
"Bir şeyi yok, hem daha yeni doğdu bu çocuk.
Aşıları bile tam yapılmadı. Bir rahat bırak çocuğu." Diyerek yere attığım balonu geri elime aldım. Genç yaşta baba olmak böyle bir şey sanırım. İnsanın aklı çıkıyor her an hasta olacak, ya da ona bir şey olacak diye."Arzuyu göndermeseydik keşke, lohusa dönemindeki kadınlar dışarıya çıkamıyordu diye bir şey vardı dimi? Yoksa ben mi öyle biliyorum?" Bilal'in bitmek bilmeyen sorularına küfürle cevap vermek istesemde hanımefendiliğimi korudum.
"Alt tarafı karşıdaki kırtasiyeye gitti. Ayrıca doğum yapalı 3,5 ay oldu rahat bırak şu kadını da dışarı çıkıp bir nefes alsın." Bilal kafasını sallayarak beni onayladı ve biricik aslan oğluyla oynamaya devam etti.
Bir ay önce göreve çıkmışlardı ve dün dönebilmişlerdi. Bilal Acar'ı sadece çok kısa görebilmiş ona bakabilmişti. Oğluna zaman ayıramayacak diye içi içini yiyordu. Askerlikte böyle bir şey işte. Çocuğuna güzel bir gençlik verebilmek için, onu günlerce, haftalarca, ve hatta aylarca göremezdin.
Acar doğduktan bir kaç gün sonra, Kadem ve Hakan evlendiler. Bir hafta sonra ise ben ve Civan'ım evlendik. Sade bir nikah töreniyle işin içinden çıkmıştık. Ben Altemur'un evine yerleşmiştim. Pelin ise bir süreliğine benim evimde kalmak istediğini söyledi. En azından okulu açılana kadar. Ya da kaydını Mardine aldırana kadar.
Aziz'den ayrılmak istemediği için üniversite kaydını Mardine aldırmakta oldukça kararlıydı. Altemur'un bu konudaki fikirini bilmiyorduk çünkü, onun hala haberi yoktu. Muhtemelen şeker kaydını buraya aldıktan sonra söyleyecekti abisine. Ortalık karışacaktı ama ne kadar olacağı tartışılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acısı Dinmeyen İzler
أدب المراهقينAltemur: "Askerim ben, ölüm şah damarımda daha yakın. Ölebilirim doktor." Alin: "O zaman peşinden bende ölürüm. Ölüm yokluğun kadar canımı acıtmaz Yüzbaşı." Daha küçük yaşlarda ruhu bedenini terk eden o kızdı Alin Kutseli. Hayatına giren insanların...