Zemheri

2.2K 188 41
                                    

İYİ OKUMALAR ❤️‍🩹

Olaylar hiç bir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır bu sadece askeri bir
kurgudur.

***************
İnstagram'dan kitap hakkında yazdığınız mesajlarınıza çok gülüyorum, açıkcası çok eğlenceli yorumlar yapıyorsunuz. Böyle bir kitapa böyle eğlenceli yorumlar neşemi yerine getiriyor. Sizleri çok seviyorum🫶🏻💜

****************

Hani demiştim ya, İnsan gerçekten de bazı şeylerden kaçamıyor. Mesela onu yaralayan gerçeklerden.

Ben bu sefer kaçmamıştım ama acı verici gerçekler peşimi bırakmamıştı. Aziz ile göz göze geldiğimizde onun gözlerinin titreyişi içimi zemheriye döndürmüştü.

Erdem hocaya onunla daha sonra konuşacağımı söylediğimde odadan çıkmıştı. Dönüşü yok denecek kadar az, imkansız denecek kadar fazla bir hastalık.

"Aziz." Dedi Kadem sakinlikle.

"Daha önemli bir mevzumuz var komutanım, bunu sonra konuşabiliriz." Dedi Aziz. Gözleri titriyordu evet ama, sesindeki kararlılık beş dakika önce öğrendiği gerçeği hiç yokmuşçasına sayıyordu.

"Saçmalama teğmen. Hemen şimdi buraya gelen doktorun yanına gidiyorsun." Dedi Altemur sert sesiyle.

"Ne değişecek komutanım? Böylesine ilerlemiş dönüşü yok denecek bir hastalığı konuşmak neye yarayacak? Alacağım üç beş ay fizyoterapi beni hayata mı döndürecek?"

"Hayır belki hayata döndürmeyecek." Diyerek söze girdim. Tüm gözler benim üstümde toplanmışken devam ettim.

"Ama sevdiklerinle üç beş ay daha fazla zaman geçirmene yardımcı olacak Aziz. Gözlerindeki titreyiş ölümden koktuğundan değildi dimi? Onu bir başına bırakacak olmanın korkusu." Söylediklerime cevap vermedi Aziz.

Bende daha fazla ileriye gitmemek adına sustum. Odada sessiz geçen dakikalar her birimizi daha da geriyordu.

"Komutanım.. izninizle?" Uzun süren sessizliği Aziz'in sorusu bozdu.

"Çık oğlum. Hepiniz çıkın." Dedi Altemur gram duygu barındırmayan sesiyle. Odada ben ve Altemur kalmıştık yalnızca.

Ben ona, o ise karşı duvardaki tabloya bakıyordu. Belki şuan yapacağım şey bir yüzsüzlük olacaktı ama, sevdiğim adamın böyle çaresizce duruşuna katlanamıyorum.

Yavaşça koltuktan kalktım ve masanın etrafından dolanarak Altemur'un yanına geldim. O hala karşıya bakarken ben onun dizlerinin dibinde yere çöktüm.

Bakışları nihayet beni bulurken, ne yaptığıma anlam vermeye çalışıyordu. Dizlerinde duran ellerini iki elimle olabildiğine kavradım.

Onun büyük elleri benim küçük ellerimden taşıyordu ama bu problem edilmeyecek tek şeydi. Kendini geri çekmeden beni izlemeye devam etti.

"Farkındayım, ne kadar zor olduğunun neler düşündüğünün. Belki ölüm bu kadar hızlı kabullenilmeyecek bir olay, ama analizler tetkikler önümüzde." Dedim. Dizlerimin üstünde hafifçe yükseldim.

Acısı Dinmeyen İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin