Aliço, Berk ve Semih hep beraber eski günlerdeki gibi arabaya binerek sahil kıyısındaki lokantaya gittiler. Yol boyunca ve lokantaya oturduklarında Semih yine her zamanki gibi komik şakalar yapıp durdu. Berk’se hiç oralı değildi. Aklında Feraye’yi yıllar sonra tekrardan gördüğü an canlanıp durmaktaydı. İçten içe Feraye’yi yıllar önce onu neden aldatıp son görüşe gelmediği için suçlayıp dursa da diğer taraftan da belki geçerli bir nedeni vardı diyordu içinden bir ses.
Aliço’ysa her zaman olduğu gibi yine en zekiydi ve her şeyi, Berk’in aklındakinin Feraye olduğunu biliyordu. Ama olayın ne olduğunu sormak hiç bir zaman olmadığı gibi şimdide huyuna tersti ve yine tüm olayları kendisi çözeceğinden emindi.
Semih birden Berk’in hiç oralı olmadığını idrak ederek Berk’in gözünün önünde elini sallayarak bunuda fark etmeyince onunla alay eder şekilde elini şekilden şekile soktu. Aliço ağır ve sinsi duruşunu bozmayacak şekilde sinsi bir tebessüm ederek “ Boş versene oğlum belli ki Berk’in cismi bizimle olsa da aklı fikri hatta ruhu başka bir evrende kalmış “ dediğinde Berk Aliço’nun onunla alay eder tarzdaki konuşmasını duyarak kendisine geldi. Ve bu onu çok sinirlendirmişti ki masanın altından yumruklarını sıkıp kaşlarını çatarak Aliço’ya “ Ne demek oluyor bu şimdi? “ diye sordu tok bir sesle.
Aliço Berk’i her fırsatta ezmeyi ve sinir etmeyi çok seviyordu. Her ne kadar bunu kasıtlı olarak yapmasa da Berk’e karşı hep böyle davranıp onun sinirleriyle oynuyordu.
Semih Aliço ve Berk arasında olan gerginlikle her ne kadar alışık olsa da şu anki gerginlik ona daha öncekilerden daha fazla gelmeye başladı. Çünkü genelde Aliço ne söylerse söylesin Berk olayları alttan alırdı ama bu kez öyle olmadı... Berk gerçekten Aliço’ya karşı hoşgörülü davranmaktan çok yorulmuş ve bu son satır altı anlamlı cümlesi onu kendinden çıkarmıştı.
Semih Berk’in yerinden fırlayacak gibi olduğunu fark ederek ortamı sakinleştirmek amaçlı olaya dahil olmaya karar vererek “ Olum siz napıyorsunuz ya? Bir sakin olun herkes bize mi baksın istiyorsunuz? “ dedi.
Aliço “ Ben sakinim. Benlik bir sorun yok. Berk’e sor sen onu “ diye cevap verdi yine iğneleyici bir bakışla.
Semih: Berk.
Berk: Sorun yok merak etme.
Semih: Hah şöyle. Gerginliğe nə lüzum var şimdi değil mi?
Berk “ Öyle öyle “ dedi öfkeli bir sesle.
Aliço’ysa Berk’i sinirlendire bildiği için halinden çok memnun gözüküyordü.
Semih: Bu arada sen ruh mu dedin lan? Ay dur kalbim acıdı. Şimdi ağlayacam tutmayın beni. Bizim ruhsuz kalpsiz Aliço ruhtan kalpten ne güzel cümleler kuruyor muşta böyle haberimiz yokmuş.
Aliço az tebessüm ederek “ Kes lan zevzekliği “ dedi.
Semih: Ama cidden şaşırdım haberin olsun. Harbi sen ruha falan inanıyor muydun lan?
Aliço bir kaç saniyelik sessizliğinin ardından “ Benim ruhlara falan inancım var oğlum. Ama ben sizin gibi duygusal ağırlıklı takılmıyorum. Sadece bugünümü yaşıyorum. Anladın mı? “ dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stockholm Sendromu Saplantı🔥
RomanceStockholm sendromuna tutulacak bir kadın ve onu sadece saplantı haline getirmiş kalpsiz psikopat bir adam.💔🔥Kalpsizlerin aşkı 🔥 Hikaye bir dizi senaryosunun kısa özeti gibi yazılmıştır.