Herkese iyi okumalar 💗 ✨ 💥
Bahçenin derinliklerinde, yemyeşil ağaçların arasında, Aliço ve Feraye sessizce baş başa kaldılar. Aniden gelen sesin yankılarıyla birlikte, her ikisi de merakla o tarafa döndüler, gözlerini gelenleri görmeye odakladılar.
Feraye’nin endişeli sesi, sessizliği kesiyordu. “Eyvah, bu gelenler buraya doğru geliyor. Neden böyle sessiz kaldın? Konuşsana! Söylesene, kim bunlar?” diye sordu, gözlerindeki endişe belirginleşiyordu.
Aliço, Feraye’nin endişesini hissederek cevap verdi, “Babaannem ve kuzenim,” dedi, sesinde bir karışık duyguyla.
Feraye şaşkınlıkla gözlerini Aliço’ya dikti, “Ne işleri var burada ya? Hem de bu saatte,” diye sordu, sesindeki merak belirginleşti.
Aliço, alaycı bir tavırla gülümsedi, “Senin ne işin varsa ondan,” dedi, Feraye’ye bakarak. Gözlerinde gizemli bir parıltı vardı, sanki daha fazlasını biliyormuş gibi.
Bahçenin gizemli atmosferinde, yemyeşil ağaçların altında, Feraye ve Aliço arasında bir diyalog devam etti.
Feraye, hafif bir telaşla konuştu, “Ben buraya lavabo için geldim bir kere. Üstüme içki döküldüğü için gelmek zorunda kaldım. Ama onlar, bu ailenin ferdi olduğu için yalının içinde de lavabo var, hatırlatayım istersen. Yani onların buraya gelmesine gerek yoktu.”
Aliço, alaycı tarzla gülümsedi, “Babaannem biraz köylü huyludur ya. Hem o sever böyle bahçede dolaşmayı falan. Belki de sadece dolaşmak istemiştir, bilemem.”
Feraye, endişeyle bakışlarını uzaklaştırdı, “Eyvah, tam da buraya doğru geliyorlar şimdi. Ne yapacağız?”
Aliço, kollarını birbirinin üstüne atarak imalı bir ifadeyle cevap verdi, “Neyi yapacakmışız?” diye sordu, gözlerinde gizemli bir ışıltıyla.
Feraye, endişe dolu bir sesle konuştu, “Bizi burada baş başa görürlerse ne düşünürler sence, ha? Senin aklın yerinde mi acaba?”
Aliço, biraz alaycı bir tavırla cevap verdi, “Ne düşünürlermiş acaba?”
Feraye’nin gözleri öfkeyle parladı, “Neyse ya, sana da laf yetiştirilmiyor zaten. İşin gücün başkalarının hayatına burnunu sokmak. Bide papağan kuşu gibi laflarımı tekrar etmeni çekemeyecem burda.”
Feraye, bu sözlerin ardından oradan ayrılmak istedi, ancak Aliço hızla yaklaşıp onu kolundan tuttu ve duvara yasladı. Feraye’nin gözleri korkuyla büyüyerek, “Ne yapıyorsun sen ya?” diye sordu, sesinde endişe yankılanıyordu.
Aliço, Feraye’nin ağzını eliyle kapatarak sakinleştirici bir sesle konuştu, “Şşş, sakin ol güzellik. Acıtmayım o güzel canını gece gece. Şimdi uslu bir kız ol ve sakince lavaboya benle içeri geç,” dedi, gözlerinde gizemli bir parıltıyla.
Bahçenin gizemli huzurunda, Feraye Aliço’nun ani değişimlerine bir türlü anlam veremiyordu. Bir dakika önce nazik bir şekilde onunla sohbet eden Aliço, aniden tam bir canavara dönüşebiliyordu. Bu ani değişimler, Feraye’nin ruhunu sarsıyordu.
Aliço, sinsice gülümsedi ve sert bir tonla konuştu, “Bana bak şimdi, ağzını bırakacağım senin ama bağırırsan falan, ben değil sadece sen yanarsın. Hani kendi nişan gecesi, nişanlısının kuzeniyle arka bahçede falan,” dedi, gözlerindeki hınzır ifade Feraye’yi ürküttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stockholm Sendromu Saplantı🔥
RomanceStockholm sendromuna tutulacak bir kadın ve onu sadece saplantı haline getirmiş kalpsiz psikopat bir adam.💔🔥Kalpsizlerin aşkı 🔥 Hikaye bir dizi senaryosunun kısa özeti gibi yazılmıştır.