9. Kaderler ve Yaşananlar

44 29 1
                                    

Not: Düzenlendi.

Keyifli okumalar! ☂️
.
.
.

Tesadüf diye bir şeyin olduğuna pek inandığım söylenemezdi. Her şey bir plandan ibaretti ve bizler de bu oyunu oynayan piyonlardık. Olacaktı ve olurdu. Buna da kader diyorduk.

Peki benim kaderimin bu kızla bağlantısı neydi? Tam da birilerinden bir şeylerden kaçarken bu kızla karşılaşmamdaki amaç? Ensemden sırtıma doğru inen bir ürpertiyle titredim. Yeniden adını bile henüz bilmediğim kıza döndüm.

"Buralara yakın bir köy var mıdır sence? Ne bileyim şu ormanın içinde falan..." Başımla oturduğumuz kurak toprakların bittiği ormanı gösterdim. Şehirden bu kadar uzaklaştığıma inanmak güçtü fakat başarmıştım işte.

"Benim nerede yaşadığımı sanıyordun?" dedi gülerek. Uzun saçlarını geriye savurarak o da ormana döndü. "Ormanın içinde küçük bir köy var. Çok uzak bir mesafede değil. Fakat neden soruyorsun?"

"Bu ıssız yerde ölümü beklemek aptallık olurdu." dedim sorusunu saçma bulduğumu göstererek.

"Demek istediğim o değildi." Uyku tulumunun içinde hafifçe kıpırdadı. Çoktan gece olmuştu fakat biz uyumak yerine sohbet etmeyi tercih ediyorduk. Üstelik ben başımı çantama yaslamış kalan tüm vücudum toprağın üstündeyken uyuyabileceğimi hiç sanmıyordum. "Ah ben anladım!" dedi bir süre ay ışığının altında yüzümü görmeye çabaladıktan sonra. "Sen de nereye gideceğini bilmiyorsun. Sadece gidiyorsun. Tıpkı benim gibi."

Benziyorduk gerçekten de. Kaderin bizi bir araya getirmesinin bir sebebi vardı. Dudaklarımda silik bir gülümseme oluştu. Onu sevmiştim. "Tek delinin ben olmadığıma seviniyorum." dedim kısık bir sesle.

Şehrin ışıklarından uzak gökyüzünde yıldızlar kendilerini gösterebiliyordu. Bir süre onları seyrederken sessizlik uzadıkça uzadı.

"Yarın bana o köyü tarif edebilir misin?" dedim uyumadığını varsayarak.

"Ederim."

Sesi sanki uyuyormuş da rüyasında konuşuyor gibi çıkmıştı. Bense tüm karanlığa rağmen direniyordum uykuya. Biraz olsun dinlenmem gerektiğini biliyordum ama sanırım uykunun ziyaretime gelmesini beklemekten başka çarem yoktu.

Tamamen sessizliğe gömülmeden önce tek bir cümle fısıldadım.

"Şu yıldızlar bile tam anlamıyla özgür değilken, benim tüm bunlardan kaçmam mümkün mü sence?"

Uyuduğunu bildiğim için cevap vermesini beklemedim. Onun yerine tüm gün boyunca neredeyse hiç konuşmayan tilkilerim cevapladı beni.

Yıldızların ayakları yoktur. Fakat sen koşabilirsin kabarık saç.

***

BARIN KAYA ATAKUL

Koridorlardan hızla süzülen siyah gölge bana aitti. Adeta uçarak Duru'nun kaldığı odaya geldim. Kapının önünde duraksayarak bir süre soluklandım.

Beni kandırıp intihar etmek için o uçuruma götürtmesinin üzerinden bir hafta kadar geçmişti. Ve ben onun sağlığını o kadar çok düşünüyordum ki ancak bu gece bu yaptığının sebebini sorgulamama fırsat kalmıştı. Gece yatmadan önce kafamın içindeki beyin hücrelerim bir masaya oturmuş ve uzun süre bunu tartışmışlardı.

Neden ölmek istemişti?

Bunun için çok fazla sebebi olduğunu biliyordum. Neler hissettiğini en iyi ben tahmin edebilirdim fakat bunu öngörememiş olmam tamamen benim aptallığımdı. Veya o çok iyi bir oyuncuya dönüşmüştü ve ben bunu fark edemeyecek kadar ondan uzak durmaya çalışmıştım.

Birlikte Atlayalım GökyüzündenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin