Keyifli okumalar!
.
."Ayyy!"
Çığlık atmamla yere kapaklanmam bir oldu. Ayağıma dolanmış sarmaşıkları çözmeye çalışırken sinirden ellerim titriyordu. Bu kaçıncı düşüşümdü?
Sanırım on bir oldu.
Aptal ağaç dalları ve bileğime dolanan sarmaşıklar yüzünden yürümeyi unutup unutmadığımı sorguluyordum. Üstelik dizilerde olduğu gibi tam düşerken daldan dala atlayarak gelip belimden tutarak beni kurtaran bir kahraman da yoktu.
Öyle bir dizi olduğundan şüpheliyim...
Beynimi kemirmeye birazcık ara versen olmaz mı sevgili tilki!
Oflayarak ayağa kalktıktan sonra iyice paranoyak olmuş bir şekilde yürümeye devam ettim. Daha fazla düşersem azıcık bir karizmam kaldıysa o da çöp olacaktı.
Ağaçların arasından gözüktüğü kadarıyla hava kararmaya başlamıştı. Resmen günü bitirmek üzereydim ve köyü bırak yaşama dair tek bir belirtiye dahi rastlamamıştım. Belki de ağır bir şizofrendim ve o kızla bile aslında karşılaşmamıştım. Hepsini kafamda kuruyordum.
Sonunda delirmiştim işte! Başarmışlardı!
Başımı ellerimin arasına alarak bir süre öylece dikildim. Daha fazla yürüyebileceğimi sanmıyordum. Eğer ki sağlıklı bir bireysem kaybolmuş olma olasılığım da yüksekti.
Zihnimdekiler beni yeterince kemirmiyormuş gibi bir de gerçekleriyle mi uğraşacaktım ben şimdi!
Burada bizden başka bir varlığın olduğundan şüpheliyim. Ayrıca biraz daha kemirgen olduğumu ima etmeye devam edersen alınacağım kabarık saç!
"Benim saçlarım kabarık falan değil!"
Hemen etrafıma göz attım. Sesli mi bağırmıştım ben?
Sonunda pes ederek bir ağacın altında dinlenmeye karar verdim. Hem karanlıkta devam edemezdim zaten. Gözlerimi kapatıp böcekleri düşünmemeye çalıştım.
Çok yorulmuştum. Kaç gündür yürüyordum. Üstelik bir araba bile çalmıştım! Beni hafife almamaları gerektiğini onlara gösterecektim. Özellikle de üstüme takip cihazı yerleştiren o pisliğe!
Ve hava kararmaya devam ettikçe zihnim de tüm o yok saymaya devam ettiğim düşünceler tarafından gölgelendi.
Birincisi, arabasını çaldığım o malum polis beni neden bu kadar kolay serbest bırakmıştı? Evet şantaj yapmıştım fakat bir kanıtım bile yoktu. İstese gitmeme izin vermeyebilirdi. Belki de o anlık şaşkınlıkla bunu düşünememişti.
Kimi kandırıyordum! O bir polisti ve elbette bunu düşünmüş olmalıydı.
İkincisi o karakoldan çıktıktan sonra karşılaştığım kızla ilgiliydi. Bu kadar tesadüf çok fazlaydı. Birden karşıma çıkmış ve bir iyilik meleğiymişçesine bana yardım etmişti.
Hayatımda öğrendiğim en önemli şey insanların bu kadar iyi olamayacağıydı. Kimse durduk yere iyilik yapmazdı.
Tabii haince bir planın ortasında değilsem. Belki de sadece beni tuzağa çekmeye çalışıyorlardı. Köy falan yoktu ortada. Beni kafesime geri götürmeyi amaçlayan o kahrolası yol vardı.
Bunlar mümkün olabilir miydi? Yoksa ben yine kafamda mı kuruyordum.
Bir ürperti sardı bedenimi. Hızla ayağa kalkıp etrafıma bakındım. Kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birlikte Atlayalım Gökyüzünden
Random-Akarsu terk eder mi toprağını? Toprak ihanet eder mi akarsuyuna?