13. Akarsu ve Toprak

38 25 0
                                    

Şarkı adı: Kali Uchis- Moonlight

Ağaçların sıklığı belli bir zaman sonra azalmıştı ve çok rahat olmasa da bisiklet sürebiliyordum. Yürümekten on kat daha iyiydi.

Artık şehirden tamamen uzaklaşmış, ormanın derinliklerine doğru gidiyordum. Öğrendiğim kadarıyla buralarda başka köy yoktu, köyü bırak başka bir yaşam alanı yoktu.

Ya akılsızdım ya da harbi delirmiştim.

Benden başka kim vahşi doğaya doğru böyle savunmasız ve korkusuz gidebilirdi?

Evet, korkusuz. Korkmuyordum.

Her yer gittikçe kararıyordu, önümü zar zor görüyordum. Ve ay ışığı da yalnız bırakmıştı beni bu ormanda. Ağaçlar o kadar yükselmeye başlamıştı ki gündüz bile, burası yeterince aydınlık olamazdı.

Ama ben korkmuyordum. Ben karanlığı, insanlara tercih ediyordum.

Karanlık güvenliydi. Karanlık korurdu. Karanlık seni yarı yolda bırakmazdı.

Bu yüzden geceleri daha çok severdim. Geceleri hep daha çok sevmiştim.

O sırada bir ses duydum..

Bir dal kırılma sesi... Ve adım sesleri...

Karanlık yarı yolda bırakmazdı... Değil mi?

Karanlık seni korurdu...

Ama ben artık karanlığa bile güvenemiyordum.

Bir ilk yaşanıyordu. Ben karanlıkta korkuyordum...

Hiç ses çıkartmamaya dikkat ederek bisikletten indim ve bir ağacın gövdesine oturdum. Bacaklarımı kendime çektim ve kollarımı etrafına sardım. Titriyordum. Ve bunu yeni fark etmiştim.

Gelenin kim olduğunu bilmiyordum ama böyle sessiz sessiz geldiğine göre pek hayırlı bir davetsiz misafir değildi. Belki ağacın altında beni fark etmezdi, umarım fark etmezdi.

Bana doğru yaklaşan adım sesleri... Aklıma sarhoş adam gelmişti. İstemsizce dudağım kıvrıldı.

Ve birisi... Önüme geçti ve eğildi.

Karanlıkta yüzünü pek seçemiyordum. Korkuyordum.

Evet, korkuyordum. Ben insanlardan hep korkmuştum.

-Akarsu...

Gözlerimi kıstım. Titremelerim bu sesi duyduktan sonra daha da arttı.

Bu ses onun sesiydi.

Barın Kaya Atakul'un sesi... Güvende hissettiğim tek ses... Yani öyleydi...

O gün her şeyi duymadan önce...

-Git...

Tek dediğim bu olmuştu. Fısıltı şeklinde söylemiştim.

Kasıldığını hissettim. Nefes alış verişlerimizden başka ses yoktu.

Beni nasıl bulmuştu? Bu şekilde nasıl karşıma çıkabilmişti? Bu gerçekten saçmaydı. Bu çok fazlaydı artık.

Yoksa üstümde başka bir takip cihazı mı vardı?

-Beni, diye mırıldandım. Derin bir nefes almaya çalıştım. "Beni nasıl buldun?"

Artık yüzünü seçebiliyordum. O kusursuz, yakışıklı yüzünü... Ama gözleri... Yine buz gibi bakıyordu.

Birlikte Atlayalım GökyüzündenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin