20. Kendi Adaletimiz

18 13 0
                                    

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyoruum
Keyifli okumalar!

Adalete inanır mısınız?

Adalet sadece sözlükte geçen bir terimden mi ibaret yoksa hayatımızda gerçekten var mıdır?

Eğer var olsaydı; ben anne sevgisine muhtaç olduğum yaşları, bir sevgisizlik çukurunun içinde, gözyaşlarımdan yardım umarak geçirmezdim. Eğer var olsaydı; ben çocukluğumu yaşamış olurdum, okula gitmiş hatta hedefime ulaşmak için çabalıyor olurdum. Eğer var olsaydı; ben ağlamak yerine gülerdim, gülmek bu kadar zor olmazdı benim için. Eğer var olsaydı; ben sevdiğim adamı vurup ondan intikam almak istiyor olmazdım.

Adalet var olsaydı; mahkemede hakimin karşısında duran ben değil, Kağan Atakul olurdu.

Adalet yoktu.

Çenemi kaldırmış, omuzlarımı dikleştirmiş hakimin karşısında belki rol yaparak belki gerçekten, güçlü bir bedenle duruyordum. Ruhumu kimse bilemezdi, bu yüzden onu paramparça bırakmıştım, birleştirmek için çabalamaya gerek duymamıştım.

Bir yandan ellerimle oynarken diğer yandan başımı sol tarafa çevirmiş, ağzından köpükler çıkararak bana bağıran adamı izliyordum. Öyle boş bakıyordu ki gözlerim, adam bir anlığına duraksamak zorunda kalmıştı.

"Sen... Seni mahvedeceğim! Öyle bir mahvedeceğim ki..." Daha fazla ne kadar mahvedebilirdi beni? "Hapislerde sürüm sürüm sürüneceksin! Diyeceksin ki: Keşke onu vurmak yerine uçurumdan atlasaydım!" Gülmeye başladım, başımı geriye doğru yatırıp bir elimle karnımı tuttum. Adam, susmak zorunda kaldı, kaşlarını çatıp neden güldüğümü anlamaya çalıştı. "Bir de gülüyorsun, öyle mi? Bu nasıl bir saygısızlık! Sen..." Dişlerini sıktı, elleri iki yanında yumruk oldu. "Sen benim oğlumu vurdun, aşağılık kız! Nasıl böyle gülebilirsin?" Gülmem duraksadı, başımı kaldırıp yeniden ona baktım.

Şimdi Kağan Atakulʼla karşı karşıyaydım.

"Ne yapmamı bekliyorsunuz?" dedim tek kaşımı kaldırarak. "Ağlayayım mı?"

Sinirden kulakları kızarmaya başlamıştı, dişlerini daha çok sıktı, kırılmaları için dua etmeye başladım.

Tam ağzını açacaktı ki, "Sessizlik!" diye bağıran hakimle susmak zorunda kaldı. Başını aşağı yukarı sallayarak yerine oturdu. Bense yeniden hakime doğru döndüm.

Söz hakkı istemek için elimi kaldırdım. Ben artık susmayacaktım. Atakul ailesinin karşısında ise hiç susmayacaktım. Gerekirse ben de bağırırdım, gerekirse tüm gücümle haykırırdım ama artık haksızlıklara karşı boyun eğmeyecektim.

Konuşmam için izin verildiğinde, önce arkamı dönüp tüm salona göz gezdirdim. Tüm Atakul ailesi orada, küçümseyen bakışlarıyla beni izliyor, konuşmamı bekliyorlardı. Barınʼın annesinin gözündeki nefret, babasının gözündeki nefretten daha büyüktü. Açık renk sarı olan saçlarını eliyle omuzlarının arkasına attı ve göz göze geldiğimizde tek kaşını kaldırdı.

Daha fazla oyalanmadan önüme dönecektim ki, onunla göz göze geldim. Barın Kaya Atakulʼla. Uzun zaman sonra. Onun gözlerinden hiçbir duyguyu okuyamıyordum. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlayamıyordum. Yutkunarak önüme döndüm ve derin bir nefes aldım.

Birlikte Atlayalım GökyüzündenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin