6. Kazalar ve Sirenler

51 29 5
                                    

Not: Düzenlendi

Keyifli okumalar!
.
.

Şimdiye kadar geçirdiğim yılların bana öğrettiği bir şey vardı. Her ne kadar öğrenmiş olmamayı dilesem de kafamın içinde bir yerlere çivilendiğini biliyordum. Orada ben ölene dek kalacağını biliyordum.

Kimseye. Güvenme.

Güvenmek insanı o kadar aptallaştırırdı ki ya yenilirdiniz ya da sonsuza dek mutlu bir hayat yaşardınız ki bu sadece masallarda olurdu.

Ailene güvenme. Bunu dünyaya gözlerimi açtığım saniyelerde çivilemişlerdi zihnime. İlk çivi yarasıydı.

Arkadaşlarına güvenme. En büyük korkumun sebebi olmuştu bu aptallığım. Uçurumun kasvetiyle ilk tanıştığım zamandı ve ikinci çivi yarasıydı.

Âşık olduğun adama güvenme. Birkaç gün önce. Kalbime koyduğum herkesin kalbimi koruyacağını sanmıştım. Ama o kendisini korumak için bile yapmamıştı bunu. Belki de kalbimde kendisinin de olduğunu bilmiyordu ama bunun bedelini ödeyecekti. Üçüncü çivi yarası da böylece zihnime işlenmişti.

Aptaldım.

Bunu daha önce fark etmiş olduğunu sanıyordum?

Aptaldım ve beynimi kemiren kemirgen tilkilerden de nefret ediyordum! İki dakika sus da hüzünlü bir konuşma yapayım kahrolası kemirgen!

Şimdi karşımda bir polis dikiliyordu ve ben ona doğruları söylemeye korkuyordum. İnsan bir polisten bile şüphe duyar mıydı? Ben duyuyordum. Belki de zihnimde artık güvenilecek insanlar için olan kısım yanıp kül olmuştu. Belki de...

Belki de sadece manyak bir paranoyaksındır! Karşına kaç yıldır beklediğin fırsat çıkıyor ve bunu geri mi tepeceksin?

Evet. Geri tepecektim. Bu polisi Barın'ın göndermediği ne malumdu? Veya beni karakola götürdüğünde sürpriz bir karşılaşma olmayacağı?

İtirazlarımın bir işe yaramadığını görmüştük ve bu adam konuşmaktan pek anlamıyor gibiydi. Beni bırakmamakta kararlıydı, bense buradan bir an önce toz olmakta. Gözlerimi kırpıştırıp sanki omzunun gerisinden bir şey izliyormuşum gibi yaptım.

"Aman Allah'ım! Sarhoş kaçıyor!" Parmağımı oraya uzattığım gibi çığlığı bastım. Polis anında arkasını döndüğünde bunu fırsat bilerek tüm gücümle ana yola doğru koşmaya başladım. Bir yandan da yine takılıp düşmemek için dualar ediyordum. Resmen bir suçluymuşum gibi kaçmak zorunda kalmıştım! Yaralı bacağım ateşler içindeymiş gibi yanmaya başladığında bile durmaya yeltenmedim. 

Arkamdan polisin bir şeyler söylediğini duyabiliyordum. Adım seslerine bakılırsa peşime düşmüştü. Hiçbir suç işlememiş olmama rağmen bir polis tarafından kovalanıyor olmam biraz garip değil miydi?

Ana yola ulaştığımda hızlı düşünmek zorundaydım. O sırada gözüme yol kenarında kapısı açık siyah bir araba çarptı. Ne yaptığımın farkında olmadan arabaya doğru koştum. Beynimi şimdilik tilkilerime emanet etmiştim.

Alnımdan boncuk boncuk terler damlarken kendimi arabadan içeri attım. Şans sonunda yüzüme gülmeye karar vermiş olmalı ki anahtarı üzerindeydi. Kapıyı sertçe kapattım ve dikiz aynasından son kez polisi kontrol ettim. Neredeyse bana yetişmişti. Dudaklarımı büzüp başımla onayladım onu. Gerçekten de hızlı koşuyordu.

Bacaklarının kaç santimetre olabileceğini hesaplamayı bırak yoksa o sana dünyanın kaç bucak olduğunu hesaplatacak!

Emniyet kemerimi hızla taktıktan sonra gaza yüklenerek gözlerimi kıstım ve sadece yola odaklandım. Barın sık sık bana araba sürmeyi öğretmeye çalışırdı ve eğer kaçmış olmasaydım beni gizlice ehliyet sınavına sokacaktı. Ya da eğer ihanet etmeseydi. Kimin umurunda! Tüm sinirimi gaza verdim ve dikiz aynasından bir kez daha kontrol ettiğimde artık polis tamamen yok olmuştu. Arabasına binip bana yetişmesi kaç dakika sürerdi?

Kim ona gerçeği söylemek ister...

O anda kafama dank etti! Kaç dakika süreceğini asla bilemeyecektim çünkü şu anda arabası bendeydi!

Çalmıştım!

Ses zihnimde birkaç defa yankılanırken kafamı direksiyona vurarak çığlıklar atma isteğime karşı kendime hakim olmaya çalıştım. Bir polisin gözlerinin içine baka baka suç işlemiştim ve bu iş hiç de hayra alamet gibi durmuyordu!

Artık geri dönüşü yoktu. Sadece ilerlemem gerekiyordu. Kendimi düşüncelere o kadar kaptırmıştım ki karşıdan bir arabanın geldiğini görünce direksiyon hakimiyetimi kaybettim. Arabaya çarpmamak için yol şeridinden çıktım ve yol boyunca ilerleyen duvara toslayacağımı anlayınca şansıma küfrettim.

Biraz önce yüzüme gülen şansın dalga geçtiğini çok geç fark etmiştim.

Gözlerimi sıkıca yumdum ve durabilme umuduyla firene bastım. Ama bu sadece yavaşlamamı sağladı. Büyük bir gürültüyle duvara yapıştığım sırada arkadan polis sirenleri duymaya başladım.

Lanet olsun! Peşime mi düştüler!

Polis sirenleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu. Kafamı direksiyona çarptığımda beynimin sarsıldığını hissettim. Tilkilerimin bana ettiği yaratıcı küfürleri duymazlıktan gelmeye çalışırken tek düşündüğüm öleceğimdi. Hayatımın gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçmesi gerekiyordu değil mi?

Ben sadece boşlukla karşılaştım. Ne mutlu bir an ne de bir gülümseme.

Bilincimi yitirirken tek hatırladığım siren seslerinin kulaklarımı delip geçecek kadar yakınımda olmalarıydı.

***

Biraz kısa bir bölüm oldu ama umarım beğenmişsinizdir!

Düşüncelerinizi alayım?

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. ❣️

Birlikte Atlayalım GökyüzündenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin