2. Kalp Kırıklıkları

77 32 1
                                    

Not: Düzenlendi

Keyifli okumalar! ☁️💙

Sanki güneşin içinde hapsolmuştum ve gittikçe eriyordum. Güneş beni yaktıkça ben de buna bir son vermek için ellerimle kendi boğazımı sıkıyordum.

Anlamadığım bir güç ellerimi boğazımdan ayırdı. Olmuyordu, ölmüyordum.

Sıcak üstüme üstüme gelmeye devam etti. Kaçmak istedim buradan. Ama başımı eğip bacaklarımın olduğu yere bakınca bir kül yığınıyla karşılaşmam içime büyük bir korku yerleştirdi.

Çığlık atmak için dudaklarımı araladım ama boğazım öyle kurumuştu öyle acıyordu ki tek bir nefes bile dışarı çıkamadı. Küllerin arasında çıldırmış gibi debelenmeye başladım. Sanki kollarımda görünmez ipler vardı. Olduğum yere çivilenmiş gibi hissettim. İyice telaşa kapıldım.

Saç tellerime kadar küle dönüştüğümü hissettim. Görüşüm karardı ve sanki bir hiçliğe düştüm. Ruhum bin parçaya ayrıldı ve her bir parça hiçlikte süzülmeye başladı.

Bir aydınlık belirdi ilerde. Kulaklarım uğuldamaya başladı. Sanki birileri hararetli bir konuşma yapıyormuş da ben onların yanında oturmuş müzik dinlemeye çalışıyormuşum gibi. Sesler birbirine karıştı. Ben aydınlığa karıştım.

Ve irkilerek gözlerimi açtım. Terlediğimi ve saçlarımın yüzüme yapıştığını hissedebiliyordum. Hararetli konuşma burada da devam ederken kâbusla gerçeği ayırt etmemde daha da zorlanmama neden oldu. Benim müzik dinlemediğim kesindi.  Kulaklarımı kapatıp yeniden o hiçliğe dönmek istememe engel olmak adına beni fark etmeleri için hafifçe kıpırdandım. Boğazım içinde bir alev yanarmışçasına acıyordu ve bu bir şey söylememi engelliyordu.

Neredeydim?

Arkası dönük olduğu için doktor olduğunu tahmin ettiğim kadınla konuşan kişinin kim olduğunu anlayamamıştım. Upuzun boyu ve geniş sırtına bakılırsa bir adam olduğunu tahmin ettim. Siyaha çalan saçları nedense çok tanıdıktı.

Anlayamadığım tek şey bu değildi elbette. Neden burada, bir hastane olduğunu tahmin ettiğim yerde, olduğumu da anlayamamıştım. Son olanlar hakkında düşünmeye çalıştım ama tüm dürtülerim sanki bunu yapmamın bana zarar vereceğini söylüyordu.

Kıpırdanmamla hışırdayan yatak uzun boylu adamın hışımla bana doğru dönmesine ve konuştuğu doktorun da gözlerini bana dikmesine neden oldu. Gözlerim kocaman olurken yutkunmaya çalıştım. Bunu bile yapamamam o an umurumda olmadı. Tüm dikkatimi karşımdaki bir çift koyu kahverengi göze vermiştim.

Barın Kaya.

Ve tüm olanlar birer birer zihnime işlemeye başladı. Hatırladıkça nefretim harlandı ve şaşkınlık dolu gözlerimi büyük bir hırs bürüdü. Dudaklarım dümdüz olurken artık neden hastanede olduğumu iyi biliyordum.

Düşmeme izin vermemişti. Ama nedense bu bende tek bir duygu kırıntısı bile açığa çıkarmadı. Nefretim tek bir milim azalmadı. Çünkü artık onun yalanlarına tahammülüm kalmamıştı. Ben de bir insandım ve şurama kadar geldi diye göstereceğim herhangi bir yerim kalmamıştı. Hadlerini ise çoktan aşmışlardı.

Onun yüzünde başta beliren umut benim gözlerimde gördüğü bir şeyle yerle yeksan olmuştu. Yüzü asılmış omuzları çökmüştü. Çaresiz bir durumun içinde görünüyordu. Sanki bir oyuncak arabayı kırıp parçalara ayırdıktan sonra birleşmediğini görünce ağlamaya başlayan bir çocuk gibi aynı.

Birlikte Atlayalım GökyüzündenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin