Yorum yapmayı unutmayınn!!!
İyi okumalarr ✨
Taehyung uzandığı yerde huysuzca kıpırdanırken göz ucuyla bir metre ötesinde aynı pozisyonda uzanan jungkook'a bakmıştı. Halinden şikayet eder gibi görünmüyordu kendisinin aksine. Yerde uyumak, ev işleri yapmak, ağır şeyler taşımak, yüksek yerlere çıkmak ve daha fazlasını olağan şeyler olarak görüyordu. Bunun aksi olan taehyung ise rahatına düşkündü. Yumuşacık yatağında yatmak varken yerde yatmak hiç hoşuna gitmemişti. Fakat konu babasıydı. Onu jungkook ile yerde yatırıp kendisi yatakta yaylana yaylana yatacak değildi ya. Üstelik odada iki kişilik bir koltuk da vardı ama taehyung'un oraya sığmaması fazla trajikomikti.
Bay kim'i yatakta yatmaya ikna ettikten sonra jungkook ile yerde yatma düşüncesini onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Ona göre bir hainle, düşük seviyede olan biriyle neredeyse yan yana yatmak büyük bir hüsrandı.
Jungkook üstünde olan bakışlardan oldukça rahatsızken istemsizce dönüp bakmıştı. Gözleri birbirine değdiğinde birini çıplak görmüşçesine bakışlarını hızla kaçırmıştı. Dümdüz uzanıyordu, jungkook. Ellerini battaniyenin altından karnının üstünde birleştirmişti.
Taehyung bay kim'in yattığından tamamen emin olduğunda ağzını aralamıştı. "Kim'e birşey anlatmadın değil mi? Bu işlerle uğraşmasını istemiyorum." demişti.
Jungkook gözlerini devirmişti açıkça. Ardından başını yan çevirmiş ve taehyung ile göz göze gelmesini sağlamıştı. Öylece ona bakan gözlere değerken yarı açık gözleriyle ve boğuk çıkan sesiyle, "merak etmeyin, ben sizin kadar duygusuz değilim..." demiş ve taehyung'un gözlerine bakmaya devam etmişti.
Taehyung hiç olmadığı kadar sakin yanıtlamıştı. "Sen beni ne kadar tanıyorsun ki? Adımı dahi bilmiyorsun." dediğinde jungkook bunu ciddi ciddi düşündü. Adını bilmiyordu. Ya da hatırlamıyordu. Biri taehyung'a seslenmiş olmuşsa bile veya adını bir şekilde öğrenmişse bile şuan tamamen unutmuştu. Aslında bu eve ilk girdiğinde duymuştu gibi ama zihni oldukça zorlanıyordu düşünürken.
Taehyung jungkook'un yüzündeki dalgın, düşünür ifadeyi aydınlatmak için "taehyung. Yüzbaşı Kim taehyung." demişti. Jungkook dalgın bakışlarını taehyung'a çevirmiş, gayet düz, hatta yumuşak denebilecek bir yüz ifadesiyle karşılaşmıştı. Hep çatık olan kaşlar gevşemişti artık. Öfke dolu gölgeli gözleri, hala birşey kaybetmemişti acımasızlığından. Öfkesi de olduğu yerde duruyordu. Fakat bakışlarında bir aydınlık, parlaklık vardı bu sefer anlayamadığı bir biçimde.
Ve bu çok garip, jungkook bu bakışlar altında kendini rahat hissetmişti.
"Neden bana öyle bakıyorsun?" diye sormuştu, taehyung. Jungkook hemen bakışlarını kaçırmıştı. Hala bir cevap bekleyen bakışlardan kaçmak istiyordu. Arkasını dönmüş, sırtını feda etmişti bu sefer. Keskin bakışlar sırtını delmeye başlamıştı bile. Rahatsızdı bu durumdan fakat kaçabileceği hiçbir çıkış yolu yoktu.
Büyük bir sessizlik oluşurken ikisi de birbirlerinin uyumadıklarının farkındaydılar. Jungkook uzun uzadıya düşünüyor ve içinden geçirdiklerini dile getirmek istiyordu. "Taehyung..." diye fısıldamıştı kendi kendine duyulmayacak şekilde. Bunu cesaretlenmek için yapıyordu. Çünkü farkındaydı, onun adını dahi anmaktan delicesine korkuyordu.
Kalp ritimlerini düzene sokmaya çalışmış, tekrar "taehyung." demişti. Anında tüm bedeni alev almış gibiydi. Çok garip hissediyordu. Başının dönüyor oluşundan emin olamıyordu.
Taehyung ise adını ikinci kez duyan kulaklarını sağırlaştırmıştı. Dışarıdan gelen hiçbir sesi algılayamıyor, sadece jungkook'un söyleyecek olduğu kelimelere odaklıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
this is my last call to you •taekook•
FanfictionJungkook hala taehyung'un suratına bakmıyordu. "Beni kelepçelemeyecek misin?" diye sormuştu kısık sesle. Ardından dönmüştü bakışları taehyung'a. Yerinden kalkmış jungkook'a doğru adımlarken konuşmuştu. "Biz sadece kaçabilecek olanları kelepçeliyo...