Yorum yapmayı unutmayınn!!!
İyi okumalarr ✨
Elleri birbirini bulmuşken kemiklerini kıtlatıyor, kıtlamayan serçe parmağını gerginlikle zorluyordu. Attığı adımlarla oldukça geriliyorken merdivenin başına geçmişti. Mutfağa giren koridorda kollarını birbirine dolamış, kendisine bakan jin young'a bakmıştı stresle.
Basamakları da boş olan salona bakarak geçirmişken gecenin bir saatinde yakalanabilme ihtimalinden ölesiye korkuyordu. Sessiz olma çabasının yanı sıra hızlı da olmaya çalışıyordu.
Sonunda mutfağa girdiğinde onu gördü. Tüyleri ürperirken kemikleri tutulmuş gibiydi. Rahatsızca gerindi yerinde. Bakışları Jin young'da iken susuzluk hissi kaplamıştı boğazını. Bir kaç adım atıp bir bardak su doldurdu, ne olur ne olmaz diye. Biri girecek olursa, su içtiğini bahane edebilirdi. Tamamen bir rastlantı olduğunu. Bu durumdan yakasını sıyırabilirdi.
Küçük bir yudum alırken üstündeki bakışlara son vermek için konuştu. "Ne istiyorsun? Bir haftadır benimle konuşmadın bile. Bunu bay William mı istedi?"
"Tch!" dedi yaslandığı tezgahta kollarını birbirine dolamışken, Jin young. "Bu tamamen benim planımdı. Seninle iletişimde bulunsaydım yakalanma riskinin artardı. Dikkatler hala üstümdeyken aptallık yapacak değildim."
Bunun cidden mantıklı olduğunu düşünürken elindeki bardağı sıkı sıkıya tutmuştu. Yutkunmuş, ne diyeceğini düşünüyordu. "Doğru..." demişti. "Peki şimdi ne yapacağız?" diye de sormuştu merakla. Her şeye rağmen kendini kötü hissediyordu.
"Yarın öğlene kendini buradan kaçmak için hazırla. Yüzbaşı evde olmayacak. Sende genelde odana kapandığın için fark edilmez gidişin. Gece çok riskli olur." demişti bu sefer ciddi olarak. Tüm güvensizliğin içinde düşünür ifadesi işin ciddiyetini kavramasını sağlıyordu, jungkook'un.
Aklına gelen şeyleri dillendirmek için ağzını araladı. "Bay William'ın yanına ulaştığımda benim peşimi bırakır mı?" derken endişeliydi. Buradan çıkıp gitmek istiyordu lakin bay kim'e ve... ve belki de taehyung'a haksızlık yaptığını düşünüyordu.
Bay kim daima onun yanındaydı. Taehyung ise başta tamamen haksız hatta gaddar biri olabilir fakat sonradan yaşadıkları olaylarda onu koruması, yakınlık kurması onu masummuş gibi gösteriyordu. Aklını çeliyordu o gün ona sarılışı, ona sarf ettiği sözler, her şeyden çok anlamlandıramadığı bakışları.
"Hiç sanmıyorum. Yine de dert etme! William seni korur."
"Ama daha önce yapmamıştı..." derken aklına halasının onu terk edişi gelmişti. Yüz üstü bırakışı. O gün toz duman olup da oradan buraya acılar içinde savruluşu. Ne kadar düşünse de bunları hak edecek bir şey yapmadığının bilincindeydi.
Bakışları yeri bulurken, jin young ilgiyle bakmıştı. Jungkook'un son söylediğinden anlam çıkarılabilirdi ama uğraşmak istemedi bile. Tek isteği taehyung'un zor duruma düşmesiydi. "Öncekinde ne yaptığını bilemem ama şuan seni kurtarmak istemeseydi taehyung'un eline bırakırdı. Sana ondan daha çok acı çektirecek kimse yok! Seni neden kurtarmak istediğini bile anlamıyorum. Belki de üstüne para almak içindir. William'ın zeki olduğunu biliyordum da bu kadarı..."
"Yeter! Anladım işte! Yarın öğlen hazır olacağım. Şimdi gitmem gerek." demişti tahammülsüzlükle. Kaşları çatılmışken elindeki bardağı tezgaha koymuştu öfkeyle. Arkasını dönüp hızla oradan uzaklaşmıştı. Merdivenleri hızla geçerken korkusu titremesine sebebiyet veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
this is my last call to you •taekook•
Hayran KurguJungkook hala taehyung'un suratına bakmıyordu. "Beni kelepçelemeyecek misin?" diye sormuştu kısık sesle. Ardından dönmüştü bakışları taehyung'a. Yerinden kalkmış jungkook'a doğru adımlarken konuşmuştu. "Biz sadece kaçabilecek olanları kelepçeliyo...