Yorum yapmayı unutmayınn!!!
İyi okumalarr ✨
Ellerindeki kelepçeyi çözerken ters ters bakmıştı, jungkook. "Beni buraya kelepçelemek için mi getirdin? Bunu oradayken de yapabilirdin!" diye söylenmişti. Bileklerini ovarken taehyung'a bakmıştı cevap vermesi için.Taehyung derin bir nefes alıp kendine sabır dilerken, "cırcır böceği! Sus biraz, sus!" diye kızmıştı jungkook'a. Daha yeni ovduğu bileğinden çekip onu arabaya doğru götürürken ağaçlık alandan çıkmışlardı.
"Ağaçta böcek vardı ve az kala üstüme konuyordu!"
"Ne o, böceklerden korkuyor musun?" diye alaylı bir ses tonuyla konuşmuştu, göz ucuyla jungkook'a bakarken.
Jungkook kaşlarını çatmış ve hemen kendini savunmaya geçmişti. "Hayır, hiç de bile! Korkmuyorum, iğreniyorum sadece." diye yüksek sesle konuşmuştu.
"Kesin öyledir." diye ona inanmadığını belli eden taehyung başına ne geleceğini bilmiyordu. Jungkook'un açılan çenesini kapatmayı beceremeyeceği belliydi.
Arabaya binene kadar jungkook konuşmaya, daha doğrusu korkmadığını belirtmeye devam etmişti. Onu susturan şey ise arabaya bindikten sonra taehyung'un çalan telefonuydu. Kulağına götürdüğü telefona büyük bir ciddiyet ile cevap veren taehyung'a dikkat kesilmişti.
"Hmhm... Evet, jeon jungkook." diye cevap vermişti telefondaki kişiye. Tam o anda jungkook kendi adının anılması ile bakışlarını bir açıklama ister gibi jimin'e çevirmişti. Jimin ise kendisine bakan çocuğa bakmıştı anlık. Ardından taehyung'a dönmüştü cevap vermeden.
"Peki, teşekkür ederim, doktor Lee." derken telefonu kapatmıştı. Bakışları doğrudan jimin'e dönerken "sahte ölüm raporunu da hallettik." demişti. Jungkook'un gözleri şaşkınlıkla açılırken düşündüğü şeyin olmaması için binbir türlü dua etmişti içinden.
"Sizinle kalmaya devam mı edecek? İsterseniz benim evimde de kalabilir." diye yanıtladığında taehyung hemen karşı çıkmıştı. "Hayır, gerek yok." Ardından taehyung arabayı sürmeye başlamıştı. Jungkook tam o sıralarda olanı biteni anlamak için ortaya atlamıştı. "Benden mi bahsediyorsunuz?" demişti kısık sesle.
Taehyung gözünü yoldan ayırmadan başını sallamış ve "evet, senden bahsediyoruz." demişti. Jungkook ise sahte ölüm raporu olayını anlamaya çalışmıştı bir kaç dakika. Tam o anlarda taehyung, jungkook'un sessizliğine karşı arabanın dikiz aynasından bakmıştı.
"Artık sen bir ölüsün." derken bakışlarını tekrar yola çevirmişti. "Kimse seni arayıp soramayacak bile. Mezarı dahi olmayan bir ölü..." derken jungkook kalbinin daha yavaş attığını hissetmişti. Dikiz aynasından baktığı adamın rahatça bunları söylemesi oldukça sinirini bozarken böyle bir şeyi nasıl yapabildiklerini algılamaya çalışıyordu.
Jungkook'un kendisine nefret dolu bakışlarını yakalamıştı. Histerik bir gülüş atarken sözlerine devam etmişti. "Seni durduk yere gezintiye çıkaracağımı mı düşündün gerçekten?... yazık." diye alay etmişti açıkça.
"Park jimin, ona ölümünün nasıl gerçekleştiğini anlat." Jimin'e bakmıştı fakat hafif asık olan suratını görünce bakışlarını ondan çekmişti. "Ben anlatayım."
Aynadan jungkook ile göz teması kurup söze girişmişti. "Doktor lee ile konuşup sahte ölüm raporu işini konuştum ve ufak bir plan yaptım. Bunu binbaşı kim ile konuşup onayını aldım. Ardından o, askerleri seni sevk etmeleri için almalarını istedi. Böylece aramızda bir hain varsa o durumu tamamen yanlış anlayacak ve senin öldüğün haberini herkese yayacaktı. Yolda seni oraya bıraktık ve senin yerine sahte manken yerleştirdik. Mankeni sen sandılar ve araba bom! Havaya uçtu. Sende böylece öldün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
this is my last call to you •taekook•
FanfictionJungkook hala taehyung'un suratına bakmıyordu. "Beni kelepçelemeyecek misin?" diye sormuştu kısık sesle. Ardından dönmüştü bakışları taehyung'a. Yerinden kalkmış jungkook'a doğru adımlarken konuşmuştu. "Biz sadece kaçabilecek olanları kelepçeliyo...