14'★

1.1K 95 59
                                    

Yorum yapmayı unutmayınn!!!

İyi okumalarr ✨


Adımlarını seri atmasına rağmen kendinden oldukça emindi. Topuklusunun sesleri çıplak koridorda yankı yaparken bakışların kendisine dönmesini sağlamıştı. Tek kaşını kaldırmış, oldukça sert bir imaja bürünmüştü.

"Beni çok özlemiş olmalısınız!" dediğinde ise salonun ortasında dikiliyordu. Taehyung'un yengesi min ah yerinden kalkmış, tam da karşısında duran kadının önünde durmuştu. Başını hafifçe kaldırmışken büyük bir savaşa adım atmışlardı.

"Lee yoo na..." diye hitap etmişti karşısındaki kadına. "Boşuna demiyorlar ya iti an çomağı hazırla diye. Dün adını yanlışlıkla zikrettik, bugün de buradasın. Bir dahakine dikkat edeceğiz." diye alaycı bir tonda konuşmuştu.

Yoo na, tiz sesiyle ortaya bir kahkaha sunmuştu. Kahkaha sesi azaldığında ise bakışlarını min ah'ın gözlerine dikmişti. "Yanlışlıkla olduğuna emin misin? Benden başka konuşacak konunuz olmadığı için sizi anlayabiliyorum." 

Kaşlarını çatmış, bu tatsız duruma bir son vermek için söze girmişti. "Neden geldiniz?" dediğinde görmek dahi istemediği kadının arkasındaki oğlu içeriye girmişti bile. Koltuğa kendi evindeymiş gibi yaylanmış, ayakta duran yoo jung'a göz kırpmıştı çapkınca. Yoo Jung bakışlarını devirirken kollarını birbirine bağlamış, çenesini havaya kaldırarak dik bir duruş sergilemişti ciddi yüz ifadesiyle.

"Kocamın evine gelirken sana mı soracağım?" dediğinde derin bir nefes almıştı, min ah. Yüzüne sinirle karışık bir gülüş yayılırken "sevgili babam ne de çok varis bırakmış arkasında!" demişti. Bahsettiği kişi eşinin babasıydı. Kendisine ait olan evi çocuklarına miras bırakmıştı. Ve gelin görün ki, çocuklarının hiçbiri birbirinden haz etmiyordu.

"İyi bir elti ol ve çekil önümden!" dediğinde çok çirkin birine bürünmüştü. Bakışlarında büyük bir aşağılama vardı ve bu onu daha itici kılıyordu. Min ah elinin kaşındığını hissetse de asla böyle birinin seviyesine düşmeyi kendine layık görmüyordu. Yine de bir şey söyleme hakkı yoktu şuanlık. Ev onların değildi sonuç olarak. Böylece susmuş ve ne istiyorsa onu yapmasına izin vermişti.

Yoo na, salonun tam olarak ortasında dururken bakışlarını arkasında duran girişin iki kenarındaki uzun merdivenlere, ardından da üst kattaki yarım yamalak görünen odalara çevirmişti. Şimdi ki amacı belliyken, "hadi Jin young, gidelim de kalacağımız odayı seçelim." demişti, oğluna karşı.

Kaşları çatılan min ah, bir şey söylememiş ve olacakları izleyip hangi odayı seçeceğini görmek istemişti. Adımlarını merdivene çevirip hızla çıkmıştı, arkasında duran kişilerle. Ardından uzun koridora şöyle bir bakmış, tek kaşını kaldırarak gözüne kestirdiği odalardan birine yönelmişti.

Min ah'ın yüzü gülerken, yoo na'nın açtığı kapı misafir odasına açılmıştı. "Bence bu oda sizin için en uygun oda. Misafir odası..." diye koştuğu sırada dudaklarının kıvrılan kenarları ortaya oldukça sinsi bir gülüş bırakmıştı.

"Tch! Burası fazla küçük. İstemiyorum." demişti sırf eltisine inat. Aralarındaki çekişme devam ederken bakışlarını başka bir odaya çevirmişti. Kapısını açıp girdiği sırada odanın bir öncekinden daha küçük olmasıyla yüzünü buruşturmuş ve bir şey demeye fırsat vermeden kapıyı tekrar kapatmıştı.

Bu sefer yöneldiği oda taehyung'un odası olurken min ah'ın kaşları çatılmıştı. "Orası taehyung'un odası." demişti. Fakat buna rağmen kapıyı açmaya çalışmış, kilitli olan kapıyı zorlamıştı. "Görmek istiyorum, açın!" demişti öfkeyle. Min ah omuz silkmiş, zerre kadar umursamamıştı.

this is my last call to you  •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin