Yorum yapmayı unutmayınn!!!
İyi okumalarr ✨
Kapıyı tereddütle açarken bunun bir oyun olup olmadığını anlamaya çalışıyordu, jungkook. Elinde duran anahtar yüzünü asla güldürmüyor, aksine onu geriyordu. Aralık kapıdan etrafı didikliyordu resmen.
Dün geceki sakinlikten sonra sabahleyin taehyung odanın anahtarını vermişti ona. Bu evin içinde istediği yere gidebileceğini ve kaçmak istese bile onu yeniden bulabileceğini söylemişti. Bu yüzden kaçmaya yeltenmek yerine şimdilik taehyung'un güvenini kazanma derdindeydi jungkook.
Zaten fazlasıyla yalnızlık çektiği için en azından geçen günün ardından o kişilere teşekkür etmek istiyordu. Hiç olmasa bile eninde sonunda bir ihtimal ona yardım edebilecek birileri olması onu mutlu etmişti. Bunu sonraya ertelemişti çünkü gidip de hemencecik teşekkür edemezdi.
Kapıyı arkasından kapatmış ve tabi kilitlemişti tekrar odaya girilmemesi adına. Geçen gün izinsiz girenler bu sefer ki fırsattan da istifade edebilirlerdi.
Adımlarını hızlı ama bir o kadar sessiz atmaya çalışırken bakışları etrafta fıldır fıldır geziniyordu. Büyük merdivenin başına geldiğinde kenardan bakmıştı salona. Burayı her gördüğünün aksine boştu. Hiç kimse yoktu. Bu ona rahatlık verirken merdivenlere yönelmiş ve yine çekingen adımlarla aşağı inmeye başlamıştı.
Salona geçtiği sırada neresi olduğunu bilmediği bir odadan ses geliyordu. Oraya yönelmek bir yana dursun, bakmayı bile düşünmüyordu. Kimseyi görüp de kendine iş çıkarmak istemiyordu. Bu yüzden adımlarını salonun boydan boya cam olan duvarına yönlendirmişti.
Bahçeyi bir de bu köşeden izlerken arkasından gelen adım sesiyle hemen dönmüştü. Gördüğü kişi evin hizmetlisi iken aslında bunun iyi bir karşılaşma olduğunu düşünmüştü. Aklındaki şeyi söylemek için zihnini yorarken orta yaşlı kadın ondan erken davranmıştı.
"Bir şey mi istediniz, efendim?" diye nazikçe konuştuğunda Jungkook'un kaşları havalanmıştı. Başını iki yana sallarken, "hayır, teşekkür ederim. Sadece... Bay kim'in son zamanlarda nerede olduğunu biliyor musunuz? Onu göremedim..." diye sormuştu.
Kadın jungkook'un yüzüne bakarken, "siz bilmiyor musunuz, bir kaç gün burada olmayacağını söylemişti. Ne zaman geleceğini bilmiyorum ama yakında gelir çünkü fazla uzun kaldı." demişti. Hafif kısık bakışlarıyla da jungkook'un tepkilerini ölçüyordu. Onun bu evde ne konumda olduğunu öğrenmek istiyordu en nihayetinde.
Bakışları yere inerken başını hafifçe sallayıp, "anladım... teşekkür ederim." demişti. Kadın gülümseyip giderken yalnız başına kalan jungkook düşüncelere dalmıştı. Fakat onu bu düşüncelerden ayıran şey, günler öncesinde duyduğu sesin sahibiydi.
"Ooo bakıyorum da oda hapsin bitmiş!" diye alaycı bir şekilde konuşmuş, tek kaşı havadayken jungkook'u yukarıdan aşağıya süzmeyi de ihmal etmemişti. Bundan rahatsız olan jungkook ise kaşlarını çatmıştı hafifçe.
Başını eğip de elini saçına götürüp kaşıdığında adımlamıştı oradan uzaklaşmak için. Hiç mi hiç hoşlanmamıştı jin young'dan. Üstelik kendisine fahişe demesi yetmemiş gibi, araya yoo jung'u da katmıştı. Kendisini öyle bir konumda asla düşünmemişti.
Yanından geçip gitmeyi planladığı jin young kolunu önüne uzatıp da gitmesini engellediği sırada yüzünü ona çevirmiş, sorgular şekilde bakmıştı. "Kolunu çeker misin?" demişti net ama kısık bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
this is my last call to you •taekook•
FanfictionJungkook hala taehyung'un suratına bakmıyordu. "Beni kelepçelemeyecek misin?" diye sormuştu kısık sesle. Ardından dönmüştü bakışları taehyung'a. Yerinden kalkmış jungkook'a doğru adımlarken konuşmuştu. "Biz sadece kaçabilecek olanları kelepçeliyo...