Gamze'nin bankadaki masası Ömer'in istediği zaman bir köşeden onu izlemeye gelebileceği kadar güzel bir konumdaydı. Ne içeri girmesine ne fazla yaklaşmasına lüzum vardı, karşıdaki duvara yaslanıp saatlerce izlerdi. Bunu bolca yapacağını da şimdiden biliyordu. Gamze şanslıysa başını çevirip görebilirdi ve Ömer de anın akışı içinde mutlaka bir bahane uydururdu. Bunu şimdi düşünmüyordu. O gün izlemek için değil ziyaret etmek için oradaydı. Bankanın kırmızı çerçeveli kapısını yavaşça ittirip içeri girerken Gamze'nin az önce ilgilendiği müşteri eş zamanlı olarak çıktı. Banka sakin görünüyordu. Kuyruk veya sırada bekleyen başka bir müşteri yoktu. Bilgisayarıyla ilgilenirken birinin yaklaştığını fark edip kim olduğundan habersiz olan Gamze "Hoşgeldiniz." dedi başını kaldırmadan.
Kendisini fark edeceği an, daha gerçekleşmeden önce Ömer'i heyecanlandırdığı için yüzünde hemen bir tebessüm oluştu istemsiz. Formaliteden "Sıra almama gerek var mı?" diye sorduğunda tanıdık bir ses duyan kadının bakışları şaşkınca bilgisayar ekranından yukarı doğru çıktı. Karşısında dün tanışıp uzun uzun konuştuğu genci görmek Gamze için bir sürpriz olabilirdi, ancak Ömer'in ona bakışı ne kadar derinse onunkiler de bir o kadar sade bir tanışıklığın esintisini taşıyordu yalnızca. Yine de şaşırıp mutlu oldu ve "Ömer bey?" derken nazik davranarak ayaklandı. Elleri bu sefer ilk kimin uzattığı belli olmadan havada buluştu. Üçüncü değişlerinde Ömer artık alışıyor olduğunu fark ediyordu, en azından çarpıldığını hissetmemişti, ona dokunmaya alışıyordu.
"Bir işlem için falan mı gelmiştiniz?" dedi daha sonra Gamze elini çekip alnındaki tutamı geri ittirirken. Normal olan oydu fakat pek öyle görünmüyordu, kadın da keza emin olamamış gibiydi. Tatlı gülüşünden sunarak "Hayır." dedi Ömer. "Sizi görmeye gelmiştim."
Merak uyandırıcı bir belirsizliğe sebebiyet verse de Gamze herhangi şey sormadan önce ilgilenmesi gereken bir müşteri olup olmadığını kontrol etti, sonra "Buyurun lütfen." diyerek kendi karşısındaki sandalyelerden birini gösterdi eliyle. Bankanın tenha saatleriydi. Ömer onun gösterdiği sandalyeye dikkatlice oturdu ve meraklı bakışları altında elini eşofmanının cebine götürdü. Kalemi içeride parmaklarıyla kavradığında bir süre çıkarmadı. Sadece gözlerine bakarken bile heyecanlandıran kadına, söyleyeceği şeyin gerektirdiğinden çok daha derin bakıyorken "Son zamanlarda bir şeyinizi kaybettiniz mi?" diye sordu, yarım bir gülüşü dudaklarının kıvrımında saklıyordu. Önce kaşları çatıldı Gamze'nin, saniyeler sonra Ömer'inkine kıyasla kat kat belirgin bir gülüş dudaklarına yayılırken başını yana ittirip heyecanla konuştu.
"Sakın dolma kalemimi bulduğunuzu söylemeyin."
Ömer o çantadan doğru seçimi yaptığını daha kadın kalemin adından bahsederken gözlerinin parıldamasıyla anlıyordu. Amaçladığı şeye fazla fazla hizmet edebilecek kadar özel bir parçaydı. Daha fazla gizem oluşturmaya çalışıp konuyu sıkıcı hale getirmeden avcunu hırkanın cebinden çıkarıp masanın üzerine bastırdı kalemi. Elini geri çektiğinde Gamze minnet ve mutluluğun karışımıyla bir kaleme, bir Ömer'e bakıyor, ne diyeceğini bilemiyordu. "Çok, çok teşekkür ederim gerçekten." dedi sonra içtenlikle. Kalemi alıp kendi yakınına doğru çekti ve bu jestin karşılığında onun için de bir şeyler yapabilmek için eli kablolu telefona gitti. "Bir şey içer miydiniz?"
Çay ya da kahve istemenin geçerli olacağı bir durumda Ömer'in aklı bir önceki gün Gamze kafede su istediğinde yaşananlardaydı istemsizce. Aynı anı yeniden yaşamak istiyordu. "Bir su alsam yeter." dedi bu yüzden ve hafif gülerek ekledi. "Biraz içim yanmış galiba."
"Sabah yürüyüşünden geliyorsunuz." diye tamamladı Gamze saçlarına ve kıyafetlerine bakarak. Kendisi hakkında, daha kendisi söylemeden önce gözlem yapması, bu basit bir gözlem olsa bile ister istemez çok hoşuna gidiyordu. Yürüyüşten sonra suyunu içmiş olmasına rağmen sebebi buymuş gibi başını salladı ve gülümsedi. Gamze masaya bir bardak su isterken sessiz kalıp bekledi. Sonra "Kafede mi buldunuz?" diyerek yeniden kalem konusunu açtı Gamze. Mantıklı olan tek ihtimal zaten buydu. Gözleri hala onu bulmuş olmanın memnuniyetiyle parlarken "Nerede düşürmüş olabileceğimi düşünüp durdum." diye açtı kendini. "Kafe olabilirdi, kafeye varmadan önce olabilirdi, eve dönerken herhangi bir sokakta olmuş olabilirdi... Aramak imkansız gibi bir şeydi. Kendimi onu kaybettiğime alıştırmaya çalışıyordum ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMER: Saplantı
FanfictionÖmer Ademoğlu, aylarca rüyasına girdikten sonra bir kafede karşısına çıkan kadını elde etmeye kararlı, ünlü bir ressamdır. [ömer dizisi için alternatif kurgudur.] 2023 ekim'de yazılmaya, 2024 mayıs'ta yayımlanmaya başlanmıştır.