Ömer o apartmanın önüne ne yapacağını bilmeden gelmiş olabilirdi ama en azından, amacının Tuna'yla karşılaşmak olmadığından emindi. Nefes nefese apartman kapısını arkasında bırakan çocuğu görünce durduğu yerde kıpırdanıverdi. Tuna da onu görünce afallamış, sonra nefesini çekmişti.
Göz göze gelmeleri ikisi için de beklenmedikti ama ilk tepkiyi veren Tuna oldu. Koşarak yanına geldiğinde yalvarır gibi bakıyordu, hali de biraz korkaktı.
"Ömer abi ne olur anneme söyleme!" dedi hemen. "Sadece biraz hava almak için evden gizlice çıktım. Annem bilmiyor ama sorsaydım izin vermezdi zaten. Sen onunla buluşmak için geldin değil mi? Eğer seninle buluşacaksa benim yokluğumu fark etmez. Ne olur sen de bir şey söyleme. Uzağa gitmeyeceğim, sadece marketten dondurma alıp geleceğim. Söz."
Öyle korkuyordu ki Ömer'in onu Gamze'ye ifşalayacağından, oysa Ömer'in ayağına ne kadar güzel bir fırsat geldiğini ve bunu harcayamayacağını bilse böyle yapmazdı. Ömer vakit kaybetmeden, güven veren bir şekilde gülümsedi. "Annenle buluşmak için gelmedim, sadece buradan geçiyordum ve korkma, ben de çocuk oldum, ben de birçok kez evden kaçtım. Hadi gel dondurmanı beraber alalım."
Talihsiz bir duruma düştüğünü sanıp korkmuş olan Tuna, aslında talihin kendisiyle beraber olduğunu anlayınca gözleri parlayarak "Yaşasın!" diye sevindi. Ömer kolunu onun omzuna sardı ve Tuna gövdesine doğru sokuldu. Binanın yan tarafına doğru geçip en yakındaki bakkala doğru yol aldılar.
Birinin çocuğunu, ebeveyninden habersiz götürüyordu ve bunu sırf kendi işine geleceği için yapıyordu. Aynı sıralarda "Tuna! Tuna!" diye endişeyle evin içinde aranan Gamze, yemeğe kadar biraz uyuyacağını söyleyip odasına çekilen oğlunu yemeğe çağırmak için geldiğinde yatağı boş bulmuştu. Lavaboya gitmiş olabileceğin düşünüp bakmıştı ama kimse yoktu.
Ablasına, annesine, yeğeni Erdem'e, Sadık enişteye sordu. Koskoca evde kimsenin nasıl haberi olmadığını anlamıyordu ve nereye gitmiş olabileceğini bilmiyordu. Belki Tuna'nın şaka yapıp yatağın altına veya dolabın içine saklanmış olabileceğini bile düşündü ama ne yatağın altındaydı, ne de dolaptaydı.
Kafayı yiyeceğini hissettiği ana kadar aklına gelen her yerde aradı onu. "Tuna, neredesin oğlum?" derken sesi artık çatallanmaya başlamıştı. Nuran da en az kendisi kadar endişeliydi. Annesine, Tuna'nın biraz parka inip geleceğini söylediğini, bunu aklı karışık olduğu için unuttuğunu ve şimdi hatırladığını söyledi, kadın da sorgusuzca inandı. Sadık enişte ve Erdem de öyle bildi. Onlar yemek sofrasına oturduğunda Gamze Nuran'la beraber odadaydı. "Benden habersiz parka falan gitmez ki bu çocuk... Anlamıyorum ne yaptı, nereye gitti... Nasıl bulacağım ben şimdi? İnip bakacağım ama ya bulamazsam..."
"Dur kötü düşünme hemen. Hem belki komşuya çıkmıştır, önce onlara mı sorsan?"
Söylerken kendisi de pek inanıyor gibi değildi. Bu da durumu daha endişeli hale getiriyordu. Nuran dudağını ısırırken Gamze'nin arka cebindeki telefon titremeye başladı. Tuna bir yol bulup kendisine ulaşmaya çalışıyordur diye telefonu heyecanla eline aldığında Ömer'in ismini görmesiyle beraber ekranı ablasının bakışından saklamak için hızla hamle yaptı. Niye arıyordu bu saatte?
Yoksa onun, Tuna'nın yokluğuyla bir alakası var mıydı?
Ellerinin titreyişini Nuran'dan gizlemeye çalışarak telefonu aşağı indirdiğinde "Kim arıyor Gamze?" diye sordu Nuran açmamasına şaşırarak. Gamze bir şeyler gevelemek istedi, Ömer olduğunu asla söyleyemezdi ama neyse ki tam zamanında Erdem içeriden annesini çağırdı ve Nuran Gamze'yi yalnız odada bıraktı.
Hala titreyen parmaklarını ekran üzerinde kaydırıp telefonu kulağına götürdüğünde hiçbir şey söylemeden önce adamın iki kelimesini duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMER: Saplantı
FanfictionÖmer Ademoğlu, aylarca rüyasına girdikten sonra bir kafede karşısına çıkan kadını elde etmeye kararlı, ünlü bir ressamdır. [ömer dizisi için alternatif kurgudur.] 2023 ekim'de yazılmaya, 2024 mayıs'ta yayımlanmaya başlanmıştır.