14. "başarısız denemeler."

174 12 13
                                    

Konuşulanları duyacak kadar yakın mesafede değilse de sarılmalarını rahatça görebileceği bir konumda olduğu doğruydu Nevzat Çakır'ın. Bakışları da ondan farklı bir şey söylemiyordu. Ömer ister istemez onunla olan sağlıklı iletişimlerinin kötüye gideceğinin sinyallerini alıyordu. Uzak mesafeden birbirlerine baktıktan sonra mecburen yaklaştıklarında gergin hava çok açıktı. Ömer merdivenlerin önüne gelirken Nevzat ise basamakları indi. Koridorun zeminine ayak bastığında karşı karşıya gelmeleriyle beraber ikisi de durdu.

Henüz sabırlı olmaya çalışarak "Efendim Nevzat Bey?" dedi Ömer.

"Konu belli, lafı dolandırmak istemiyorum." dedi adam. "Gamze Hanım'la olan yakınlığınızın sebebini öğrenebilir miyim?"

İtaatkar bir cevap alacağına inanıyor gibiydi. "Pek sanmıyorum." deyip başını yana yatırarak güldü Ömer. Böyle bir soruyu beklemişti ama ondaki bu değişimi anlayamıyordu. Soruyu alaya almış olmasına rağmen Nevzat'ın üzerindeki ciddilikte hiçbir değişim olmadı, dikkate bile almadı onun tavrını. Aklındakileri toparlayıp yeniden konuştu.

"Dün bana sadece tanışıklığınızın olduğunu söylediniz. Hatta benden numarasını istediniz." Kaşlarını kaldırdı. "Sonra Gamze Hanım ve oğluyla beraber çıktınız bu okuldan. Bugün odama gelip onu kendi ellerinizle çıkartacak kadar rahattınız. Sonra tesadüfen alt katta sizi sarılırken gördüm. Açıkçası tüm bunların mantıklı bir izahını duymak istiyorum."

"Tesadüfen." diye tekrar etti Ömer alaylı bir ifadeyle. Bunun bir tesadüf olmadığını ikisi de yeterince iyi biliyordu. "Bu kadar sıkı analiz ve gözlemler yapmanızın sebebini merak ettim Nevzat Bey ama beni şaşırtıyorsunuz. Buradan bakınca hiç de öğretmenlerinizin veya velilerinizin özel hayatına dahil olmaya çalışacak kadar profesyonellikten uzak görünmüyordunuz." dedi ve adama boydan bir bakış atabilmek için bir adım geri çekildi. İşaret parmağını havada salladı Nevzat.

"İşte tam da orada profesyonel davranmam gereken durum devreye giriyor. Siz bu okula bir öğretmen olarak geliyorsunuz, o ise bir veli olarak. Bense bu okulun müdürüyüm. Takdir edersiniz ki Ömer Bey, söylenti dolanması halinde sizin olduğunuz kadar ben de sorumluyum bundan. Benimle paylaşmalısınız ki profesyonel kalabilelim. Bu sizin için de geçerli."

"Söylenti çıktığında kendim cevap verebilirim merak etmeyin. Sizinle özel hayatımı paylaşmak gibi bir düşüncem hala yok. İyi günler Nevzat Bey."

Arkasını dönüp uzaklaşırken ardında öfkeli bir adam bıraktığını biliyordu ancak bununla sorunu yoktu. Nevzat'ın içine su serpecek, arkadaşlığa dair bir açıklama neden yapsındı ki? Şimdiden geleceğe yatırım yapması mantıksız sayılmazdı. Hem Nevzat istediği kadar ahkam kessin, Ömer'in okuldaki işiyle oynayacak yürek onda yoktu. Onun isminden prim sağlamaya öyle ya da böyle devam edecekti.

O gün Nevzat'ın odasına uğrayıp kameralar hakkında konuşmayı planlamıştı Gamze'ye verdiği söz için ancak fazla gergin bir güne dönüşmüş olması, bunu bir sonraki güne ertelemeye karar vermesine sebep oldu. Yarın gider ve kararlı tavrını kesin şekilde ortaya koyardı, şimdi ise bunu yapmasını Nevzat inat olarak algılayabilirdi. Çıkışa kadar sadece derslere girdi ve çıkışta Gamze'yi görmeyi beklemeden ayrıldı bahçeden. Ona babasını göreceğini zaten söylemişti, bekleseydi tuhaf kaçardı.

Çocukken babası sayesinde birkaç kez gitmiş bulunduğu caminin yolunda ilerlerken ezan okunuyordu. İkindi vakti olmalıydı. Namaz kılmayı babasının çok ısrar ettiği zamanlarda bile bir türlü becerememişse de, ezan sesini hep sevmişti. Huzur verici olduğunu düşünüyordu ve babasının evinde geçirdiği huzurlu zamanları hatırlıyordu. Mutlu olmak için hayallerinin peşinden gitmişti Ömer, mutlu olmuştu da, ama bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmak, ailesini bu şekilde kaybetmiş olmak, saf mutluluğun her daim önüne geçmişti.

ÖMER: SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin