15. "uzun gece."

178 11 42
                                    

O genç adamın atölyesinde takılmak için çocuğuna yalan söylemek, Gamze'nin belli etmemeye çalıştığı ölçüde kolay değildi işin aslı. Sıklıkla onu elinden tutup eve götüren bir anne şimdi ilk kez bir başkasını seçtiği için çocuğunun yanında olmuyordu. İçini ezen duygularla o atölyenin kapısından, tahta zemini adımlamak üzere içeri giriyordu. Bunun haricinde bambaşka, tarifini kendi içinde bile yapamadığı bazı duygular da hissediyordu çünkü birazdan kapının kapanacağını ve başbaşa kalacaklarını biliyordu. Öylesine özel bir mekanda, sıradan olmayan bir adamla... Büyük bir heves ve heyecanla kabul ettiği teklifin ağırlığı şimdi yavaş yavaş ruhuna baskı yapmaya başlıyordu.

Kapının kapanma sesini duyduğunda dönüp Ömer'e baktı ve gerginliğini ona belli etmemek için gülümsedi. Oysa ortam zaten, belki heyecanlı sayılabilecek bir gerginlik şekliyle gergindi. Ömer'in de çok rahat olmadığı, aynı onun gibi bir şeyler gizlemeye çalışan, sahte bir normallik içindeki bakışlarından belliydi. Yine de profesyonel olmaya en yakın şekilde davranmayı bilen adam gülümseyerek kadına yol gösterdi ve beraber içeri doğru adımladılar.

Çizim yapmak için kullandığı belli olan büyük, güzel döşenmiş ve modern görünümlü bir salon vardı. İkindi vaktinde dahi iyi güneş alıyor olmalıydı ki yakıcı olmak yerine salonun görsel bütünlüğüne katkı sağlayan, zarif güneş ışınları, en orta tarafta duran bir tuvalin üzerine düşüyordu. Henüz bitmemiş bir resim vardı tuvalde; siyah saçlı, siyah giysili ve yüzü görünmeyen bir kadının resmi. İlginç geldi Gamze'ye ama o bitmemiş tablodansa duvarda asılı olanlar daha çok ilgisini çekti. Yerlerdeki boya kutularına yaklaşmamaya özen göstererek yavaş yavaş tabloların arasında dolanmaya başladı. Genç adam peşinden usulca geliyordu. Sükunet, içinde bulundukları salonla beraber her ikisini de ele geçirmişti.

Tabloların çoğu portreydi ve özellikle de kadın portresiydi. İlk tanıştıkları zamanlarda yaptıkları, zihninde hala daha canlı halde yer edinen konuşmalarından  dolayı, Gamze onun bu alanda çalıştığını hatırlıyordu. Tüm tablolar aynı ellerden çıkıp farklı bir ruh, farklı bir imza taşımayı başarıyordu. Onun tek düze ilerleyen bir ressam olmadığını görüyordu. Portre dışında da, Gamze'nin anlam veremediği boya darbelerinden oluşan tablolarda da çok yaratıcı bakış açılarının olduğundan emindi. Tahta zeminin üzerinde gıcırdayan adım sesleriyle beraber, parmaklarını kırmızı, uzun ve görkemli bir koltuğun üzerinden geçirerek karşı duvardaki tablolara doğru yöneldi.

Ömer aylarca onu istemesini sağlayan rüyayı, ona en çok hatırlatacak anda, tam da o anlığına hatırlamamaya çalışıyordu. Gamze'nin parmakları o koltuğa değmişti, hemen arkasından geçip gitmiş ve her şeyden habersiz, bir diğer taraftaki tabloları izlemeye koyulmuştu. Üzerinde gecelik yerine uzun bir kaban vardı şimdi, her şey çok farklıydı ama Ömer'i içine çekmek isteyen his girdabı apaynıydı. Tutku ve arzu hissetmenin zamanı olmadığını çok iyi biliyordu. Bir süre sonra sıcaktan sıkılan kadının üzerindeki kaban kibarca omuzlardan sıyrıldı ve kadın, "Buraya bırakabilir miyim?" diye sorduğunda "Tabii." diyerek başını salladı Ömer. Sonra o kaban da koltuğun baş tarafında özenle yerini aldı. Gamze'nin üzerinde şimdi aynı Ömer'inki gibi boğazlı bir penye vardı. Gamze yeniden tablolara döndü ve genç adam onu izlemeye devam etti.

Köşedeki tabloya gözü takıldığında, onu oradan kaldırmayı önceden akıl edemeyecek kadar ahmaklık yaptığı için stresten karnına ağrı girdiğini hissetti bir anda. Vicdan'ı en kendi haliyle, en tanınabilir çizdiği tablo oradaydı. Gamze görür görmez turuncu boyalı saçlarını ve sıkı kahküllerini hatırlayacaktı; başka türden bir ilişkisi olduğu için çizdiğini düşündürtmeyi göze alamayacaksa Ömer, model olarak kullandığını açıklamak zorunda olacaktı ve Vicdan'ın sürekli iletişimde olduğu biri olduğunu itiraf etmek de yapmak istediği bir şey değildi. Direkt Vicdan hakkında konuşmak bile istemiyordu Gamze'yle, okulda gördüğü günün son olmasını ve Vicdan konusunun sonsuza kadar açılmamasını umuyordu. Kadın o tarafa doğru yaklaşırken hızlı adımlarla yanına gitti ve sol omzunu duvara yaslayarak, geri kalan iki tabloya olan görüşünü kesti.

ÖMER: SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin