23. "bir öğretmen ve öğrenci velisi."

112 14 35
                                    

Toplantı mesai bitiminden sonra, herkesin rahatça gelebileceği bir saate ayarlanmış olmasına rağmen Gamze bankadan geç çıkabildiği için, kafeye en son gelenlerdendi. Hızlı adımlarla içeri girip masayı bulduktan sonra özür dileyerek boş bir sandalyeye oturdu. Oturur oturmaz, karşı çaprazında kalan Nevzat Bey ile göz göze gelmek garip hissettirmişti çünkü adam kendisine imalı bir şekilde bakıyor gibiydi. Ama sebebini bilmiyordu Gamze. Çok üzerinde durmayıp geniş ceketi çıkarttı ve diz üstü etek giyindiği bacaklarının üzerine bıraktı.

Kafenin karşısındaki bir direğe yaslanmış olan Ömer, açık olan arama ekranının üzerinde Ayten Hanım yazan telefonu kulağına götürdü. Ayten ekran ışığını kapatıp masanın üzerine ters şekilde bıraktı telefonunu. Kimse orada bir görüşmenin açık olduğunu bilmiyordu ama Ömer masada konuşulanları duyacaktı. Kadın tedirgince, göz ucuyla Ömer'in bulunduğu yere doğru baksa da adam güven verici bir gülümsemeyle başını salladı. Bir önceki gün okulda ondan istediği şey buydu, sadece konuşulanlara şahit olabilmek için yardım etmesini istemişti. Orada olduğunu Gamze bilseydi acaba ne düşünürdü?

"Etrafta pek sevilmediğini biliyordum da hayat kadınlarıyla gezdiği doğru mu?" diye sordu masadaki kadınlardan biri. Ömer kısık gelen sesleri iyi duyabilmek için dikkat kesilirken Gamze de başını ileri doğru eğip konuşan kişiye baktı. Kendi halinde, kötü niyeti olmayan, aklı karışık görünen bir kadındı. Nevzat huzursuzca kıpırdandı. Masanın baş tarafında oturan, diğerinin aksine cevval görünümlü bir kadın "Doğru olmasa burada olmazdık zaten." dedi kararlı bir şekilde. Gamze yanılmıyorsa bu işi organize eden de, gruba mesajı atan da o kadındı.

"Böyle bir adamın çocuklarımıza ders vermesini istememek en doğal hakkımız. Alanında profesyonel olabilir ama çocuğuna profesyonel resim eğitimi aldırmak isteyen kursa da gönderebilir, değil mi Nevzat Hocam?"

İğneleyici bakışları yan tarafındaki adama döndüğünde boğazını temizleyip kelimelerini toplamaya çalıştı Nevzat. Resim dersi için en profesyonel eğitimi ondan alabilecekleri hakkında yapacağı savunmayı şimdiden geri tepmişti kadın. Yapabileceği en mantıklı konuşmayı yapmaya çalıştı.

"Haklısınız ama Ömer Bey iş hayatını özel hayatından ayırmakta zorlanan biri değil. Okul sınırları içinde yansıttığı herhangi bir olumsuz durumun olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden de sizden fazla celallenmemenizi rica ediyorum, lütfen. Çocuklarınız için korkacağınız bir durum mevcut olsaydı buna en başta ben müsaade etmezdim."

"Bırakın ona biz karar verelim." dedi kadın tüm bunlara duyarsız kalarak. Önündeki çantadan bir düzine kağıt çıkardı ve masadaki tüm annelere hitap ederek konuştu. "Bu dilekçeleri imzalayıp imzalamamak sizin seçiminiz. İyi düşünün ve çocuğunuz için doğru olan kararı verin."

Kağıtlar elden ele, birer birer uzatıldığında Gamze'nin eline de ulaştı bir süre sonra. Belirtilen sebeplerle Ömer'in okuldan ayrılması için oluşturulan bir dilekçeydi. Alt tarafa ismini ve imzasını ekleyerek tamamlaması gerekiyordu. Herkes çantalarından çıkardıkları kalemlerle tereddüt etmeden imzalamaya başlarken hiçbir şey yapmayan tek kişi Gamze'ydi. Bir eli kağıdı tutuyor, diğer eli gergince kucağındaki gri ceketini sıkıyordu. Çok düşündü ne yapması gerektiği hakkında. Onu imzalayabilirdi ve Ömer'in Tuna'dan da, kendisinden de uzaklaşması için yararlı bir adıma sebep olacak o gelişmeye katkı sağlayabilirdi. Tam da Ömer'in telefonda söylediği gibi, ondan kurtulmak için eline fırsat geçmiş olurdu. Ama içi rahat değildi. Aklı ve vicdanı orantılı çalışmıyordu.

Herkes imzalayıp da hareketsiz duran sadece o kaldığında tüm yüzler ve kuşkulu bakışlar ona doğru çevrildi. Masa alabildiğine sessizdi. Nevzat kadının ne yapacağı hakkında ilgiyle bakıyor, Ömer telefonunu sımsıkı kavramış, Gamze'nin bir şeyler söylemesi için can atıyordu.

ÖMER: SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin