1 hafta sonra
Osmanlı toprakları. Kütahya
AslanapaKütahya denen bölgeye giriş yaptıklarında Abraham yol üzerindeki bir handan oda kiralamıştı. Robert karısını odaya yerleştirip Abraham ile vakit kaybetmeden civarı aramak için yollanmıştı. Tüccar kılığında olduklarından evvela pazarlar bölgesine gitmişlerdi. Bu topraklar daha bir hareketli daha zengin görünüyordu. Abraham, Osmanlı prensinin burada kaldığından bahsetmişti ve bir şekilde prensin haremini soruşturmaları gerektiğini söylemişti. Laia güzel ve alımlı olduğundan şehsade dedikleri prenslerin himayesine girmeye de meyilliydi adama göre... Robert bu lafları işittiğinde aklı yerinden çıkmış Jenna kendinden geçmişti... Umut etmekteydiler lakin tükenmeye yüz tutmuştu. Yine de hala Constantiniye'ye gitmemişlerdi... Laia akıllıydı. Yanında onu çokça götürecek parası da vardı ve gördüğü kadarıyla bu topraklar çok tekinsiz değildi. Robert yalnızca birkaç kez yolda dalaşa girmişti o gözü ince herifler de Laia için hiç bir şeydi. Umudu vardı Robert'in... Adam, Abraham'ın her cuma yaptığı üzere mabede gidişi karşısında onun peşine takılarak bu defa da islami mabette dua etmek diledi. Jenna Abraham'ın bu konuda Robert'in kafasını doldurduğunu düşünüyordu ona dinlememesi için kızıp öğütlerde bulunuyordu lakin Robert hep meraklı bir adam olmuştu. Tanrı sevgisi içindeydi. Robert, Jenna ile evlendikten sonra hayatının ikinci dönüm noktası olan o mahkemeden karısının güzel ahlakı, ona öğrettiği şükür ve dualarla kurtulduğunun bilincindeydi ve o vakitten sonra hep inançlı, dindar ve elinden geldiğince düzgün bir adam olmuştu. Laia'yı dindar yetiştirememişlerdi.O hiç bir vakit kabul etmemişti manastırı da tanrının cezalarını da yasaklarını da lakin sorgulamak dışında hal ve tavırlarında asla günahkar olmamıştı. Kimsenin işine karışmaz, klanda yardıma muhtaç kim varsa bilir ve yönlendirir. Kimsenin gizlisini saklısını açık etmez, arkadan konuşmaz lakin yüze her tür lafı söylerdi. Giyim kuşamında bedenindeki hiçbir yeri göstermemek için onun giysilerini kaçırırdı. Dürüst, biraz katı lakin sevgi dolu bir çocuktu. Robert her ne olursa olsun kızıyla gurur duyuyordu. Hep de ardında olmuştu. Şayet yaşıyorduysa olmaya devam edecekti ve tuhaf birşeyin farkına varmıştı Robert... Bu insanların inandıkları şey, hal ve hareketleri herkese her dine saygı duyarak yaşayışları Laia'yı meraka teşvik etmiş olabilirdi. Tanrı'ya inanmadığını söyleyen lakin onu aramaktan vazgeçmeyen kızı burada da arayışını devam ettirmiş olabilirdi. Adam mabet içindeki kalabalıkta Abraham'ın yaptığı gibi evvela elini yüzünü ayağını yıkamış sonrada hemen aralarına oturmuştu. Ne söylediklerini anlamıyordu ne yaptıklarını bilmiyordu. Sadece temel birkaç kelime öğrenmişti Türkçe'ye dair. Abraham'ın dilini bilenler burada çoktu. O yüzden adam rahatlıkla anlaşıyordu. Robert adamlarla birlikte eğilip kalkarken kızını düşünmeye, Tanrı'dan onun iyiliğini istemeye devam etti... Adam işleri bittiğinde Abraham'ın ona hediye ettiği tesbihi ağır ağır çevirmeye koyulup şükür olarak öğrendiği "Elhamdülillah" Kelimesini tekrar ederek boncukları öteletmeye koyuldu. Bu yaptığı onu kafir yapıyor muydu bilmiyordu lakin Robert, Tanrı'nın var ettiği tüm dinlere saygı duyuyordu. Ona göre iyi bir hristiyan olmak bunu gerektirirdi ve Abraham da aynı şeyi söylüyor, İncil'i de öpüp başı üzerine koyuyordu. Bu da Robert'e değişik gelmişti. Kendi kitabı gibi Jenna'nın kitabına da aynı muameleyi etmiş yere düştüğünde kaldırıp öperek masaya koymuştu. Robert sorduğunda ise Abraham "Hak dini islamın onlara gelen tüm mesajcılara ve kitaplara iman etmelerini emrettiğini her ne kadar onlar incilin değiştirilip yazıldığına inansalar da içinde hala Allah'ın değiştirilmemiş ayetlerinin olabileceği ihtimaline karşın yerde bırakmamaları gerektiğini söylemişti. Bu saygı Robert'i derinden etkilemişti...
"Şimdi ne yapacağız yoldaş? " Robert Abraham'ın omzunu sıvazladı.
"Bugün prens sarayı içinden birilerine Laia'yı soralım Robert... Buradan da emin olduktan sonra Balıkesir'e geçeriz... "